Ernesto Che Guevara
- Kişiler, Tarih
- Ocak 28, 2023
Ernesto Guevara de la Serna, halk arasında bilinen adıyla Che Guevara, 14 Haziran 1928’de Arjantin’in Rosario şehrinde, daha sonra 4 tane daha çocuğu olacak bir ailenin en büyük oğlu olarak doğdu. Ailesinin soyu İspanya ve İrlanda’ya kadar dayanıyordu.

Gençlik yılları
Nüfus cüzdanında 14 Haziran 1928 yazmasına rağmen, gerçek doğum tarihi 14 Mayıs 1928’dir. Böyle yazılmasının sebebi ise Ernesto’nun annesinin daha evlenmeden Ernesto’ya 3 aylık hamile olmasıdır. O zamanlarda evlenmeden hamile kalmak büyük bir skandal olduğu için annesiz oğlunu 1 sene saklayıp nüfusunu 1 sene sonra çıkarmak zorunda kalmış.
Guevara’nın atalarından biri olan Patrick Lynch, İrlanda’da 1715 yılında doğdu. İlerleyen yıllarda Bilbao, İspanya’ya, oradan da Arjantin’e seyahat etti. Guevara’nın büyük büyükbabası Francisco Lynch 1817’de ve kızı yani Guevara’nın babaannesi Ana Lynch 1861’de ve onun da oğlu Ernesto Guevara Lynch, yani Guevara’nın babası ise 1900 yılında dünyaya geldi. 1927 yılında babası, annesi Celia de la Serna y Llosa ile evlendi ve daha sonra 3 oğulları ve 2 kızları oldu.

1948’de tıp fakültesi okumak için Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Öğrencilik hayatının büyük bir bölümünü seyahat ederek geçirdi. Bu yıllarda biyokimyacı olan yakın arkadaşı Alberto Granado’nun önerisi Guevara’nın hayatı daha yakından görmesini sağlayacaktı. Granado, Guevara’ya okulu 1 sene askıya almasını söyledi ve Güney Amerika’yı baştan başa gezme fikrini ortaya attı. İki arkadaş 1939’da bulundukları Alta Gracia şehrinden 500 cc’lik La Poderosa II marka motorla yolculuklarına başladılar. İlk hedefleri Peru’daki Amazon Nehri kıyısındaki San Pablo cüzzam kolonisindeki cüzzamlı insanlara yardım etmekti. İşte bu motorsiklet turlarındaki hatıralarını “The Motorcycle Diaries” (Motorsiklet Anıları) adlı kitabıyla ölümsüzleştirdi. 1996’da bu kitap İngilizce’ye tercüme edildi ve 2004 yılında da sinemaya uyarlandı.
Seyahat ettiği yerlerde gördüğü açlık, sefalet, fakirlik ve çaresizlik Guevara’yı derinden etkiledi . Güney Amerika’nın insanlarının bu kötü durumlardan kurtulup ekonomik ve sosyal açıdan gelişebilmesi için büyük bir yeniliğin şart olduğunu düşündü. Güney Amerika’nın neredeyse tümünü dolaştığı için Latin Amerika’daki bütün ülkelerin, ayrı ayrı milletler değil de tek yönetim biçimli, tek kültürlü, sınırları olmayan bir vatan olabileceğini düşündü. Seyahati bittikten sonra Arjantin’deki evine döndüğünde geri kalan tıp öğretimini mümkün olduğu kadar çabuk bitirdi. Ama okul kayıtlarında doktor olabilmesi için 3 yıl daha okuması gerekliydi. Mezun olduğu derece “sıhhıyeci” idi. Okuldan mezun olduktan sonra Orta ve Güney Amerika’da seyahatlerine devam etti. Bu seyahatleri sonucunda geleceğinde emperyalizm ve özellikle de Amerika hakkındaki fikirleri ve düşünceleri tamamen değişti. Gördüğü sefalet, sözde hak edenler ile asıl hak edenler arasındaki büyük fark, aynı hasta insandan iyi insanı ayrıştırır gibi fakirleri zenginlerden ayrıştıran sistem ve yoksul insanlardan sonra hayatını bir tek amaca adadı; emperyalizme karşı son nefesine kadar savaşmak.
Che Guevara Guetelama’da
Buenos Aires Üniversitesi’nden mezuniyetinin ardından sırasıyla Bolivya, Peru, Ekvador, Panama, Kosta Rika, Nikaragua, Honduras, El Salvador ve en son durağı olan Guatemala’ya kadar seyahat etti. Kaldığı yerlerde sürekli gözlemler yaptı. Zamanın Guatemala devlet başkanı Jacobo Arbenz Guzmán sosyal devrime hazırlanmaktaydı. Daha önceki seçimlerde rakibi General Francisco Javier Arana’yı öldürtmüştü. Bu da Arbenz’in ordu üzerindeki hakimiyetini sarsmıştı.

Che Guevara Guatemala’dayken politikaya ilk defa Hilda Gadea ile tanıştıktan sonra girdi. Guatemala’da sürekli kalacak bir pansiyon ve iş sıkıntısı çekerek yaşadı. Sürekli başka insanların verdiği sözleri bekleyerek günlerini geçirdi. Kısa süreli de olsa hastane ile ilgili bazı yerlerde ve labaratuvarlarda iş bulmayı başardı. Uzun süre alerji üzerinde çalışmalar yaptı. Bir süre fotoğrafçılık yaptı. Yakın çevresi aracılığı ile tanıştığı bir gazete sahibi sayesinde gazetecilik de yaptı. Birçok kez kaldığı pansiyonlardan parasını veremediği için atılma telaşı yaşadı. Ama bir şekilde çalışıp parayı mutlaka bir yerden bulmayı başardı. Astımı yüzünden çeşitli yemekleri yiyemiyordu ve içki içemiyordu. Bu yüzden gerek politik çevresi tarafından gerekse yakın arkadaşları tarafından verilen partilere katılamadı veya çok nadiren katıldı. Arbenz yönetimindeki hükümetin içindeki politikacılarla da yine Gadea aracılığı ile tanıştı. Hilda Gadea, Víctor Raúl Haya de la Torre liderliğindeki APRA (American Popular Revolutionary Alliance, Amerikan Pupüler Devrimci Birliği) politik hareketinin üyesiydi. Che Guevara 8 Ağustos 1955’te Hilda Gadea ile evlendi. Ayrıca bu sıralarda Küba devlet başkanı Fidel Castro‘nun yakın arkadaşları ile de bağlantı kurmaya başlamıştı. Antonio “Ñico” López onlardan biriydi.
Guatemala’daki Arbenz devrimi, Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından şüphesiz pek iyi karşılanmadı. Arbenz’e yardım eden Çekoslavakya Komunizmi, Guatemala’ya Skoda marka yüksek kalite silahlar, bombardıman araçları ve cephanelik yolladı. Ama yollaması yeterli değildi. CIA bu gelen cephaneliğin trenlerine operasyonlar düzenledi. Ama bu cephanelik hem havadan hem karadan geldiği için Guatemala’ya varabilmiş olanlar bile yetti. Che Guevara da vizesini yeniletmek için Guatemala’dan ayrıldı ve El Salvador’a döndü. Vizesini yenilettikten sonra geri geldi ve Komunist Gençlik adındaki gruba katıldı. Fakat tıbbi alanda yardıma ihtiyaç olunduğu için gruptan ayrıldı. Devrim iyi gidiyordu fakat bir anda Arbenz yabancı destekçilerine ülkeyi terketmeleri için mesaj gönderdi. Ardından Arbenz yakalanıp tutuklandı ve Arjantin’e sürgün kampına yollandı. Oradan da Meksika’ya gönderildi.
Guevara, devrim Guatemala’da çıkmaza girip Arbenz yakalanınca, paralı askerler katliamlara giriştiği sırada Arjantin Büyükelçiliği’ne sığınmak zorunda kaldı. Daha sonra Mexico City’ye gidince tanıştığı Raul Castro ve daha sonra tanıştığı Fidel Castro zamanında Kübalı gerillalar tarafından efsane takma adı olan “Che” yi aldı.”Che”, İngilizce’de “pal” veya “friend”, Türkçe’de ise “dostum”, “arkadaşım” anlamına gelen, insanlara sesleniş şekliydi. Bu lakabı almıştı çünkü herkese “che” diye hitab ediyordu.
Che Guevara Küba’da
Che Guevara o sene Guatemala’da yapılan komunist ayaklanma başarısız olunca vakit kaybetmeden Meksiko City’ye, başka bir komunist devrim için Fidel Castro’nun yanına uçtu. Fidel Castro’nun 26 Temmuz Hareketi’ne katıldı. Devrime katılan tek yabancı Guevara’ydı. 2 Aralık 1956’da Küba Generali Fulgencio Batista‘nın hükümetine savaş açtılar. Che Guevara ve Castro’nun 5 Aralık 1956’da yaptığı ilk saldırı General Batista tarafından geri püskürtüldü. Birçok gerilla öldü veya yaralandı. Che Guevara da bu çatışmadan nasibini alarak ilk defa bir çatışmada yaralanmış oldu. Hava saldırıları da savaşa eklenince Che Guevara’nın ve adamlarının kaçmaktan başka şansı kalmadı. Gerillaların yarısından çoğu yakalandı ve idam edildi. Geriye sadece iki düzine kadar gerilla kalmıştı. Batista ateşkes ilan etti ve geri kalan askerlerin de teslim olmasını bekledi. Ama Guevara, Castro ile birlikte gerilla grubunu aldı ve Küba’nın güneyine kaçıp, Sierra Maestra dağlarına sığındılar. 27 Mayıs’ta Sierra Maestra’da askeri bir kışlayı ele geçirdiler. Direniş Ordusu adı verdikleri gruplarının ikinci kolu örgütlendi ve Che Guevara binbaşı olarak bu kolun komutasını aldı.

9 Nisan 1958’de 26 Temmuz Hareketi’nin genel grev çağrısı başarıszlığa uğradı. 24 Mayıs’ta Batista güçlenen gerilla ordusuna karşı saldırıya geçti ve askerlerine Sierra Maestra Dağı ve çevresine kapsamlı bir taarruz emri verdi. 31 Ağustos’ta Che Guevara ülkenin merkezinde yer alan Las Villas eyaletine doğru gerilla grubu ile yürüyüşe geçti. Diğer bir kolun komutanı olan Camilio Cienfuegos da Pinar del Rio eyaletine doğru eşzamanlı olarak kuvvetlerini harekete geçirdi. 16 Ekimde Che Guevara Escambray Dağları’na vardı ve diğer kuvvetlerle bağlantı kurdu. Cienfuegos ile grubu birleşen Che birçok kasabayı ele geçirdi. Daha sonra 1958 Kasım ayının son günlerine doğru Che Guevara devrime son noktayı koyacak operasyonu gerçekleştirmek üzere hazırlıklarını tamamladı. Aralık ayı boyunca planlar yapıldı ve 28 aralık 1958’de Che Guevara tüm kuvvetiyle Las Villas’ın başkenti Santa Clara’ya taaarruza geçti. Bu göreve bir gerillanın katılabileceği en zor görev olarak adlandırılan “suicide squad” (intihar ekibi) adı verildi. Tanımayanlar tanıdı, görmeyenler gördü ve bütün Küba’nın tüm dikkati bu genç devrimciye çevrildi. Korkusuzluğu, cesareti ve yüreği ile tam bir lider olarak görülmeye başlandı. Gerillaların ona saygısı sonsuzdu. Batista’nın ordusu dağıldı ve Batista yeni yılla beraber 1 Ocak 1959 sabahı Dominik Cumhuriyeti’ne kaçtı. Zafer kazanan yeni hükümet 7 Şubat 1959’da Che Guevara’yı “doğuştan Küba vatandaşı” olarak kabul ve ilan etti. Hemen arkasından evli olduğu Hilda Gadea ile boşanmak için yasal işlemleri başlattırdı ve kısa süre sonra boşandı.
2 Haziran 1959’da Aleida March ile evlendi. 2 Ocak 1959 ile 12 Haziran 1959 tarihleri arasında La Cabaña Fortress Hapisanesi’ne komutan olarak atandı. Bu süre içinde eski Batista yönetimindeki yüksek rütbeli ordu mensupları, politik muhalifler, savaş suçlusu ilan edilenler ve gizli polisler de dahil olmak üzere yüzlerce insanın mahkemesinin başkanlığını yaptı. Çoğunu idama mahkum etti. Kısa süre sonra Ulusal Tarım Reform Enstitüsü başkanlığına getirildi. Aynı anda para ile hiçbir alakası ve eğitimi olmamasına karşın Küba Ulusal Bankası başkanlığına da getirildi ve resmi Küba paralarının üzerine imzasını atmaya başladı.
Banka ve enstitü başkanlıklarına getirildikten sonra babasından öğrendiği ve sevdiği satranç oyunu için tekrar boş zamanı oldu. Uluslararası yapılan turnuvalara katıldı. Gençlerin satranç eğitiminde büyük rol oynadı, onları yönlendirdi ve Küba içerisinde de satranç turnuvaları düzenletti.

1959’un başlarında olduğu gibi denizaşırı ülkelerdeki devrim hareketlerine her zaman yardımcı oldu. Panama ve “El Argelino” lakabıyla bilinen Henry Fuerte ve Enrique Jiménez Moya tarafından Dominik Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen hareketi desteklediğini belirtip, bizzat adını vererek devrimin daha güçlü görünmesini sağladı. 4 Mart 1960 yılında Belçika’dan gelen ve 76 ton cephanelik taşıyan, 4310 tonluk La Coubre yük gemisinin kargosu indirilirken Havana limanında patlama meydana geldi. Liman kurallarına göre herhangi patlayıcı bir madde veya cephanelik taşıyan gemilerin limanın ortasındaki özel bariyerlere dayanıp, palamarlara bağlanıp, “lighter” denilen özel gemilerle kargoların düzenli bir şekilde gemiden boşaltılması gerekiyordu. Ama bunların hiçbiri yapılmadı ve sonucu da büyük bir patlama oldu. Tam ilkyardım süreci başlamıştı ve yaralılar tedavi ediliyordu ki ikinci bir patlama gerçekleşti. 100’den fazla insan hayatını kaybetti. Kimi bu patlamanın CIA tarafından kimi ise Che’nin Batista karşıtı kuvvetlerinin düşmanı olan William Alexander Morgan tarafından yapıldığını idda etti. Che Guevara ise patlamanın ardından Havana’ya gitti ve limandaki yaralılara ilk yardım yaptı.
Bu sırada Havana’da bulunan fotoğrafçı Alberto Díaz Gutiérrez, Guevara’nın tüm dünyada bilinen en ünlü fotoğrafını çekti. Günümüze kadar gelen fotoğraf t-shirtlere basıldı, posterleri yapıldı, dövme olarak kullanıldı, grafitileri duvarlara çizildi ve bir efsane haline geldi. Gutierrez ölmeden önce bir içki firmasının Che’nin çektiği fotoğrafını kullandığını öğrenince mahkemeye verdi ve tazminat olarak 70.000 dolar aldı. Daha sonra bu parayı Küba’ya çocukların sağlığı için kullanılmak üzere bağışladı.
Küba’dan ayrılış
Che Guevara Aralık 1964’te Küba delegesi olarak Birleşmiş Milletler Toplantısı’na katılmak için New York City’ye gitti. 17 Aralık’ta 3 ay sürecek olan seyahetlerine başlamak için Paris’e uçtu. Bu seyehatlerinde Çin Halk Cumhuriyeti, Mısır, Cezayir, Gana, Gine, Mali, Benin, Kongo ve Tanzanya’yı ziyaret etti ve son olarak da Paris, İrlanda ve Prag’a gitti. Cezayir’in başkenti Cezayir’de 24 Şubat 1965’te Afro-Asya Birliği İkinci Ekonomi Semineri’ne katılarak halkın içindeki son görünüşünü gerçekleştirdi. 14 Mart’ta Havana Havaalanı’nda yapılacak olan son bir resepsiyon için Fidel Castro, Raúl Castro, Osvaldo Dorticos ve Carlos Rafael Rodriguez ile görüşmek üzere Küba’ya döndü. Tam iki hafta sonra Che Guevara sosyal hayattan çekildi ve tamamen gözlerden kayboldu. 1965 yılının geri kalanı boyunca Che Guevara’nın nerede olduğu tam olarak bir sırdı. Kimileri Küba’daki tarım ve ekonominin kötü gidişinden ve başarısızlığından dolayı ortadan kaybolduğunu ileri sürdü. Kimileri ise Castro ile fikir anlaşmazlığı yaşadıklarını idda etti.
Küba Füze Krizi sırasında Sovyetler Birliği Başkanı Nikita Nikita Kruşçev ile bizzat görüşen Che Guevara, Soyvetler Birliği’nin Fidel Castro’ya veya kendisine danışmadan füzeleri geri çekmesine çok kızmıştı. Sovyetler Birliği’ne olan güveni sarsılmıştı. Cezayir’de yaptığı konuşmada da bu kırgınlığını dile getirdi.
Vietnam Savaşı sırasında da Kuzey Komunist Vietnam’ın tarafını açıkça tuttuğunu belli ederek, diğer insanların da silahlanıp daha bir sürü Vietnamlar oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
16 Haziran 1965’te yapılan bir sunumda Fidel Castro, eğer Guevara kendisi aracılığı ile halka birşey söylemek istemiş olsaydı, bunu kendisine kolayca ulaştırabileceğini açıkladı. 3 Ekim 1965’te zarfında imza olmayan bir mektup Castro’nun eline ulaştı. Mektupta Che Guevara diğer ülkelerin kendisini mütevazı çabaları için davet ettiğini açıklıyordu. Yeni savaş alanlarında yeni devrimler için savaşması gerektiği düşüncesindeydi. 1959 yılında kendisine verilen doğuştan Küba vatandaşlığından, partideki, devletin yönetimindeki ve ordudaki bütün rütbelerinden ayrıldığını mektubunda açıkladı.
Fidel Castro 1 Kasım 1965’te yabancı habercilerle yaptığı bir röportaj sırasında Che Guevara’nın yerini bildiğini ancak güvenliği açısından hiçbir zaman açıklamayacağını söyledi. Muhabirlerden biri en iyi komutanlarından birini kaybettiği yolunda çıkan haberleri hatırlatınca Castro buna karşı çıktı ve kendi ve askerlerinin sağlığının şu anda çok iyi durumda olduğunu söyledi. Che Guevara’nın hareketleri ve nerede olduğu sonraki 2 yıl boyunca da büyük bir sır oldu.
Che Guevara Kongo’da
1965 yılının 14 Mart’ı 15 Mart’a bağlayan gece boyunca yapılan toplantıda Che Guevara ve Fidel Castro, Guevara’nın Küba’nın Afrika’daki ordularının başına geçebileceği konusunda karara vardılar.
Che Guevara daha sonra Lubumba’nın aynı sene Kongo ordusuna karşı yaptığı savaşta Lubumba’ya yardım eden Laurent-Desire Kabila liderliğindeki gerilla birliğine katılmak için Kongo’ya gitti. Ancak Che Guevara’nın gözü Kabila’yı pek tutmadı ve birliğe katıldıktan kısa bir süre sonra Laurent-Desire Kabila’yı görevinden aldırdı. Sebep olarak ise “o an”ın adamı olmadığını, hiçbir hareketinin kendisini inandıramadığını açıkladı.
Che Guevara artık 37 yaşındaydı ve Küba’daki gerilla tecrübesi dışında askeri bir eğitimi yoktu. Sadece Santa Clara’da General Batista’ya karşı yaptığı operasyon ona bir tecrübe olmuştu. Astımı olduğu için Arjantin ordusuna alınmamıştı. Ama bunun için seviniyordu çünkü sadece Arjantin hükümetine değil bütün dünyaya nasıl bir komutan, nasıl bir asker olabileceğini kanıtlamıştı.
Mike Hoare ve Kongo ordusunda Che Guevara’ya karşı savaşan paralı askerler Che Guevara’nın izini bulmaları için görevlendirildi. Che Guevara’nın dünya ile olan iletişimini ve haberleşmelerini izleyebiliyorlardı. Bu sayede gerillaların bir sonraki adımını hep biliyorlardı. Gerillalar bir yere baskın düzenleyeceği zaman pusu kurarak operasyonları hep engellediler. Sadece bununla kalmayarak Che Guevara’nın yemek ve diğer ihtiyaçları için kullandığı yolu da tıkadılar. Che Guevara’nın amacı yerel Simba savaşçılarını ayaklandırarak Küba’da yaptığı devrimin bir benzerini de Kongo’da yapmaktı. Gerilla savaşını iyi bildiği için ne yapılması gerektiğini iyi biliyordu fakat işler bu sefer ters gitti. Uzlaşılamaz, eğitimsiz ve yeteneksiz yerel Kongo asileri ve Simba savaşçıları, Che Guevara’nın işini olduka zorlaştırdı. Böylece Guevara’nın devrim girişimi çıkmaza girdi.
Aynı yıl astımının çektirdiği zorluklar, diğer hastalıklar ve 7 aylık en zor koşullarda süren devrim hareketi Che Guevara’yı bitirmişti. 6 tane yüksek rütbeli komutanını kaybetmişti. Geriye kalan Kübalılar ile beraber geri dönme kararı aldı. Bir noktada Che Guevara sadece yaralıları geri gönderip geriye kalanlarla sonuna kadar savaşmayı düşündü. Bu hareketin diğer devrimcilere örnek olacağını düşünüyordu. Ancak bu noktada Fidel Castro devreye girdi ve kendisine haberci yolladı. Castro, Che Guevara’nın geri dönmesini istiyordu. Yanında bulunan yoldaşları da Castro ile aynı fikirde olunca, Che Guevara adamlarını alarak Kongo’yu terk etti.
Fidel Castro, Guevara’nın mektubunu önceden halka okuduğu için Guevara ahlaki sebepler nedeniyle Küba’ya geri dönemeyeceğini söyledi ve sonraki 6 ayı Darusselam ve Prag’da geçirdi. Bu uzun dönem boyunca Kongo tecrübelerini yazılara döktü ve kitap haline getirmek için hazırladı. Daha sonra felsefe ve ekonomi alanında iki kitap daha yazdı. Sonraki dönemlerde Castro, Guevara’nın Küba’ya dönmesi için çok ısrar ettiğini söyledi ancak Guevara sadece çok önemli boyutta bir ziyaret sebebi olursa birkaç aylığına kalabileceğini, ülkeye giriş-çıkışlarının da tamamen sır olarak saklanırsa geri döneceğini söyledi.
Bolivya
Che Guevara sıradaki hedefi olan Bolivya için ordusunu yavaş yavaş toplamaya başladı. Gerilla ordusu Küba, Arjantin ve Bolivya olmak üzere üç farklı ülkeden gerillacılarla kuruluydu. Guevara’nın en güvendiği adamlarından olan Joaquin’i askeri şef yardımcılığına, Rolando’yu komiserliğe, İnti’yi hem komiserliğe hem maliyeye, Alejandro’yu harekat şefliğine, Pombo’yu levazım şefliğine, Nato’yu ikmal ve silahlanmaya, Moro’yu da geçici olarak tıbbi servise atadı. Guevara gerilla ordusundaki ilk kaybını trajik bir şekilde akıntılı bir nehirden geçerken girdaba kapılan Benjamin’in ölmesiyle verdi. Guevara gerilla grubunu sürekli üçe ayırarak ilerledi; önden gidip yolu açanlar ve keşif yapanlara öncüler, Guevara’nın bulunduğu merkez grubu ve merkez grubunun ardından gelen artçı grubu. Nisan ayında Che Guevara ikinci kaybını Bolivya ordusu ile girilen çatışmada Rubio’nun ölmesiyle verdi. 25 Nisan 1966’da Bolivya ordusunun klavuz grubu ile çıkan çatışmada Che’nin grubu, Joaquin’in liderliğini yaptığı artçı grubu ile bağlantısını tamamen yitirdi ve bu çatışmada Che’nin güvendiği ve en iyi gerillacılardan biri olan genç Rolando öldü. Böylece suda boğulan Benjamin ve Rubio’dan sonra üçüncü kayıp Rolando’nun ölümü ile verildi. Gerilla birliği genelde ormanlık ve kırsal alanlarda hazırlık yapıyordu. Haftanın çoğu yağmur yağıyordu. Kimi zaman üç gün susuz seyahat etmek zorunda kalıyorlardı. Zaman zaman avlanmaya çıkıyor ve avdan elde ettikleri etlerle besleniyorlardı. Yollarının üzerindeki köylere girip köylülerden erzak, at, elbise gibi ihtiyaçlarını paralarını vererek satın aldılar. Bolivya ordusunun uçakları sürekli tepelerinde dolaştı. Gerillaların bulunduğu herhangi bir yeri duyduklarında ise savaş uçaklarıyla bombardıman yaptılar.

Eski Stasi yöneticisi “Tania” adıyla bilinen Haydee Tamara Bunke Bider, La Paz’da bulunan ve aynı zamanda KGB için çalışan en güvendiği ajanını, Sovyetler Birliği’nin de Bolivya yönetimine yaptığı baskıların yardımı ile Guevara’nın izini bulması için görevlendirdi. Guevara ve birliğinin kamp kurdukları yerlerin sayısız fotoğrafları çekildi. Mart 1967’de yeni göreve gelen Bolivya Devlet Başkanı Rene Barrientos kendisini halka ve dünyaya kanıtlamak için bütün okları Che Guevara’ya çevirdi. Bolivya ordusuna Guevara’yı yakalamaları için emir verdi.
Guevara’nın gerillalar ve Bolivya Ulusal Bağımsızlık Ordusu’ndan oluşan 50 kişilik bir birliği vardı. Bu birliğin ekipmanları çok ileri düzeydeydi ve olumsuz doğa şartlarına karşı daha önce yapılan çatışmalarda başarı elde etmişti. Ancak buna rağmen Bolivya ordusu Eylül ayında iki gerilla grubunu dağıtmayı başardı.
Savaşın acımasız doğasının tam aksine, Guevara savaşta yakalanan esirlere tam tıbbi mudahale yaptı ve yaptırttı. Yakalattığı tutsakların ve tutukladığı insanların da hemen hemen hepsini serbest bıraktı. Quebrada del Yuro’da yapılan son savaşta bile Bolivya ordusunda yaralanan askerleri gördükten sonra komutanlarına tıbbi mudahelede bulunma teklifi gönderdi ancak Bolivyalı komutan bunu geri çevirdi.
Che Guevara, Bolivya’daki devrimin kötü sonuçlanmasını üç şeye bağlıoyrdu. Birincisi, karşılarında sadece Bolivya’nın düşük seviyede eğitilmiş ordusunu bekliyordu ancak Amerika’nın ileri düzey eğitimli CIA ajanları ve Rangerlar -ki bu askerler cengelde (jungle) gerilla eğitimi görür- Bolivya ordusuna yardım etti. İkincisi, Guevara yerel muhaliflerden ve köylülerden destek bekliyordu fakat bu desteği hiçbir zaman alamadı. Bolivya Komunist Partisi, Havana’dan çok Sovyetler Birliği üzerinden yönetildiği için Guevara’ya yardımda bulunamadı. Her şeye rağmen Bolivya Komunist Partisi’ndeki Rodolfo Saldana, Serapio Aquino Tudela ve Antonio Jimenez Tardio, Guevara’ya destek olabildikleri kadar oldular ve yardım ettiler. Üçüncüsü ise, Guevara, Havana ile sürekli bağlantı içinde olacağını düşünüyordu. Küba’nın gerillalara sağladığı iki haberleşme hattı da bozuktu ve iletişim sürekli kopuktu. Ayrıca önemli bir kayıt ve bir radyo cihazı da bir nehri geçerken kaybolmuştu. Radyodan haberleri dinlemek dışında herhangi bir iletişim cihazları yoktu.
Che Guevara nasıl yakalandı?
Che Guevara 7 Ekim 1967 gecesi kampa geldiğinden beri 11 aydır tuttuğu Bolivya günlüklerini son kez açtı ve son gününün nasıl geçtiğini yazmaya başladı:
“7 Ekim,
Gerilla olduğumdan bu yana herhangi bir zorluk çıkmadan 11 ay geçti. Öğleden önceyi tehlikesizce, neredeyse bir kır havası içinde geçirdik. 12:30 sularında keçilerini otlatan bir kadın, kamp kurduğumuz dağ geçidine geldi. Onu tutuklamak zorunda kaldık. Kadın, askerlere ilişkin hiçbir bilgi vermedi. Sorduğumuz sorulara hiçbir şey bilmediğini, çoktan beri de burada olmadığını söyleyerek cevap veriyordu. Yalnızca yollara ilişkin bilgi verdi. Söylediklerine bakılırsa Hagüey’den 5 kilometre, Fügueras’tan 5 kilometre, Pucarada’dan ise 10 kilometre uzaktayız.
17:30 sularında İnti, Aniceto ve Pablito biri hastalıklı öteki yarı cüce iki kızı olan ihtiyar kadının evine gittiler. Onlara 50 peso verip ağızlarını sıkı tutmalarını söyledik. Ne var ki söz vermelerine karşın sözlerini tutacaklarına ilişkin çok az umudumuz var. Saat 01:00’da yola çıktık. Solgun ay ışığında yürümek güç oldu. Kanallarla sulanan patates tarlalarının uzandığı kanyonda epeyce iz bıraktık. Saat 02:00’da dinlenmek için durduk, zaten daha ileri gitmeye değmezdi.
Gece yürüyüşlerinde El Chino (yaralı) gerçekten bize yük oluyor. Ordu, kuşatılan 37 kişilik gerillacı grubunun geçişini engellemek için Serrano’da 250 kişi bulunduğu ve Acero ile Oro arasındaki bölgeye sığınmış olduğumuz yolunda bir haber yayınladı. Ama bu bir şaşırtmaca olsa gerek.”
CIA Özel Faaliyetler Bölümü ajanı Kübalı bir sürgün olan Félix Rodríguez, Bolivya’da Guevara’nın yakalanması için Bolivya birliklerine danışmanlık yaptı. Buna ek olarak, 2007 yapımı Düşmanımın Düşmanı belgeseli, Nazi savaş suçlusu Klaus Barbie’nin Guevara’nın nihai yakalanmasını organize etmesi için CIA’e danışmanlık yaptığını ve muhtemelen yardım ettiğini iddia ediyor.
7 Ekim 1967’de bir muhbir Bolivya Özel Kuvvetleri’ne Che Guevara’nın Yuro vadisindeki gerilla kampının yeri hakkında bilgi verdi. 8 Ekim sabahı, 180 askerden oluşan iki bölük bölgeyi kuşattı ve vadiye doğru ilerleyerek Che Guevara ve gerilla grubu ile karşılaştılar. Çıkan çatışmada Che Guevara yaralandı ve yakalandı.
Che’nin biyografisini yazan Jon Lee Anderson, Bolivyalı Çavuş Bernardino Huanca’nın anlattıklarını şöyle aktardı:
“Bolivya korucuları yaklaşırken iki kez yaralanmış olan Che Guevara’nın silahı işe yaramaz hale geldi, teslim olur gibi kollarını kaldırdı ve askerlere bağırdı: “Ateş etmeyin! Ben Che’yim. Guevara ve ben senin için canlıyken ölüden daha değerliyim.”
Che Guevara bağlandı ve 8 Ekim akşamı yakındaki La Higuera köyünde bulunan kerpiçten yapılmış harap bir okula götürüldü. Sonraki yarım gün boyunca Che Guevara, Bolivyalı subaylar tarafından sorguya çekilmeyi reddetti ve yalnızca Bolivyalı askerlerle sessizce sohbet etti. Jaime Nino de Guzman adlı bir helikopter pilotu olan Bolivya askerlerinden biri, Che’yi “korkunç” olarak tanımladı. Guzman’a göre Che Guevara sağ baldırından vurulmuş, saçları kirle keçeleşmiş, kıyafetleri parçalanmış ve ayakları kaba deriden kılıflarla dolanmıştı. Bitkin görünümüne rağmen, “Che başını dik tuttu, herkesin gözlerinin içine baktı ve sadece içecek bir şeyler istedi” diyen Guzman, ona acıdığını ve piposu için ona küçük bir torba tütün verdiğini ve ardından Che Guevara’nın gülümseyerek teşekkür ettiğini söyledi. Daha sonra 8 Ekim gecesi elleri bağlı olmasına rağmen Bolivyalı bir subay olan Yüzbaşı Espinosa’yı okul binasına girdikten sonra duvara doğru tekmeledi. Espinosa, Che Guevara halen piposunu içerken onu ağzından alıp hatıra eşyası olarak almak istemişti. İnfazından birkaç saat önce Che Guevara’yı sorgulamaya çalışan Bolivyalı Tuğamiral Horacio Ugarteche’nin de yüzüne tükürdü.
Che Guevara ertesi sabah 9 Ekim’de köy okulunun öğretmeni olan 22 yaşındaki Julia Cortez’i görmek istedi. Daha sonra Guevara’yı “yumuşak ve alaycı bir bakışla hoş görünen bir adam” olarak bulduğunu ve konuşmaları sırasında “bakışları dayanılmaz, delici ve çok sakin” olduğu için “onun gözlerinin içine bakamadığını” belirtti. Che Guevara kısa konuşmaları sırasında Cortez’e okul binasının kötü durumuna işaret ederek, “hükümet yetkilileri Mercedes arabaları sürerken” köy öğrencilerinin orada eğitim görmesini beklemenin “anti-pedagojik” olduğunu söyledi ve kendilerinin de işte tam da buna karşı savaştığını söyledi.
9 Ekim günü sabahın ilerleyen saatlerinde Bolivya Devlet Başkanı René Barrientos, Ovanda ve diğer yüksek rütbeli ordu mensuplarıyla toplantı yapıldı ve LaPaz’daki Tümen Komutanlığı’ndan Che’nin tutulduğu okula yazılı bir emir geldi. Emir çok açıktı: “Mahkum bize lazım değil.”
Bildirildiğine göre, emir, Guevara’yı tutan birime Félix Rodríguez tarafından iletildi ve söylendiğine göre Amerika Birleşik Devletler hükümeti Guevara’nın daha fazla sorgulanmak üzere Panama’ya götürülmesini istiyordu. Che Guevara’yı öldürmek için gönüllü olan infazcı Bolivya ordusunda çavuş olan 27 yaşındaki Mario Terán’dı ve yarı sarhoşken Che Guevara’yı vurmak istedi çünkü B Bölüğünden üç arkadaşı aynı “Mario” adını taşıyordu ve birkaç gün önce Guevara’nın gerilla çetesiyle çıkan bir çatışmada ölmüşlerdi. Félix Rodríguez, kurşun yaralarının Bolivya hükümetinin halka açıklamayı planladığı hikayeyle tutarlı görünmesini sağlamak için Terán’a Guevara’yı kafasından vurmamasını, bunun yerine Guevara’nın Bolivya ordusuyla bir çatışma sırasında öldürülmüş gibi görünmesini sağlamak için dikkatlice nişan almasını emretti.

Guevara’nın öldürülmesinden yaklaşık 30 dakika önce Félix Rodríguez, şu anda serbest olan diğer gerilla savaşçılarının nerede olduğu konusunda ona soru sormaya çalıştı ancak Guevara sessiz kalmaya devam etti. Birkaç asker Guevara’nın ayağa kalkmasına yardım etti ve onu diğer Bolivya askerlerinin önünde geçit töreni yapmak için kulübenin dışına çıkardı ve Guevara ile bir fotoğraf için poz verdi. Daha sonra Rodríguez, Guevara’ya idam edileceğini söyledi. Kısa bir süre sonra kendisini koruyan Bolivyalı askerlerden biri Guevara’ya kendi ölümsüzlüğünü düşünüp düşünmediğini sordu. Che’nin cevabı “Hayır.” oldu ve “sadece devrimin ölümsüzlüğünü düşünüyorum” dedi. Birkaç dakika sonra Çavuş Terán onu vurmak için kulübeye girdi, bunun üzerine Guevara’nın ayağa kalkıp Terán’a son sözlerini söylediği bildirildi: “Beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur korkak! Sadece bir adamı öldüreceksin.” dedi. Terán tereddüt etti, sonra M2 silahını Guevara’ya doğrulttu ve ateş açarak onu kollarından ve bacaklarından vurdu. Sonra, Guevara yerde kıvranırken, görünüşe göre bağırmamak için bileklerinden birini ısırırken, Terán bir kere daha ateş açarak onu göğsünden ölümcül bir şekilde yaraladı. Rodríguez’e göre Guevara’nın yerel saatle 13:10’da öldüğü açıklandı. Guevara, Terán tarafından toplamda dokuz kez vuruldu. Beş kez bacaklarından, bir kez sağ omzundan ve bir kez de göğsünden. Büyük ihtimalle ciğerleri kanla dolduğu için öldü. Öldürüldükten sonra sedyeye benzeyen bir şeye konulup Vallegrande’de yerel bir hastanenin çamaşır kuvetine konularak basına gösterildi. Bolivya ordusundan bir cerrah ellerini ameliyatla kesti ve daha sonra askerler yeri belli olmayan bir yere kadavrasını gömmek üzere Che Guevara’yı götürdü.
Yakalandıktan sonra ele geçirilen Bolivya günlüğünün ilk sayfası 7 Kasım 1966 ve son sayfası ise 7 Ekim 1967 tarihliydi. Günlükte Bolivya ordusununun izlerini bulduğundan dolayı gerilla Joaquin’i ikinci gerilla birliği komutanı yaparak birliğini ikiye bölmek zorunda kaldığı, daha sonra Joaquin’in grubu ile temasını tamamen kaybettiği, ardından da Joaquin’in grubunun yakalanıp tamamen yok edilişini radyodan duyduğunu açıklıyor. Ayrıca komunistlerin kendisine istediği kadar asker vermediğinden de yakınıyor. Yakalandığı sırada gariptir ki çantasından silahtan çok kitap çıkmıştır.
Ernesto Che Guevara de la Serna Kronoloji (Küba Devrim Tarihi)
- 14 Haziran 1928: Ernesto Guevara Lynch ve Celia de la Cernay’ın beş çocuklarının en büyüğü olarak, Arjantin, Rosario’da dünyaya geldi.
- 1945: Ailesi ile birlikte Buenos Aires’e taşındı.
- 1945-1951: Buenos Aires Tıp Yüksek Okulu’nda öğrenciydi.
- 1952 Temmuz-Ocak: Peru, Kolombiya ve Venezüella gezileri yaptı.
- 10 Mart 1953: Küba’da Batista askeri darbesi gerçekleşti.
- 1953 Mart: Tıp fakültesinden mezun oldu.
- 26 Temmuz 1953: Fidel Castro, Moncado Kışlası baskınında başarısız oldu ve yakalandı.
- 24 Aralık 1953: Guatemala’ya vardı.
- 1954 Ocak-Haziran : Guatemala’da devrim için çalıştı. Marksizmi öğrendi ve Kübalı sürgünlerle tanıştı.
- 17 Haziran 1954: Kiralık askerler Guatemala’yı istila etti. Che savaşmak için gönüllü olsa da halk silahlanmayı reddetti.
- 27 Haziran 1954: Arbenz istifa etti.
- 1954 Ağustos: Başkente giren kiralık askerler katliamlara girişti, Che, Arjantin Büyükelçiliği’ne sığındı.
- 21 Eylül 1954: Mexico City’ye gitti ve doktor olarak çalışmaya başladı.
- 16 Mayıs 1955: Küba halkının kampanyaları sonucu Fidel Castro ve yoldaşları serbest bırakıldı.
- 1955 Haziran: Raul Castro ile tanıştı.
- 7 Temmuz 1955: Fidel Castro Meksika’ya geldi.
- 1955 Temmuz-Ağustos : Fidel Castro ile tanıştı, Küba’ya düzenlenecek gerilla seferi için hazırlıklara başladı. Kübalılar ona “Che” lakabını taktı.
- 24 Haziran 1956: Meksika polisi Che ve Fidel Castro’nun da bulunduğu 28 kişiyi gözaltına aldı ve 57 gün tuttu.
- 25 Kasım 1955: Granma, Meksika’nın Tuxpan limanından yola çıktı.
- 5 Aralık 1956: Batista’nın birlikleri gerillaları fark etti, çıkan çatışmada çoğu gerilla öldü veya yaralandı. Che de ilk defa yaralandı.
- 20 Aralık 1956: Che ve Fidel Castro’nun gerilla grupları bir araya geldi. Toplam sayıları yaklaşık 25’ti.
- 27-28 Mayıs 1957: Sierra Maestra Dağları’nda askeri bir kışla Che ve gerillalar tarafından ele geçirildi.
- 1957 Temmuz: Gerillaların Direniş Ordusu’nun ikinci kolu örgütlendi ve Che Guevara binbaşı olarak kolun komutanlığını üstlendi.
- 9 Nisan 1958: 26 Temmuz Hareketi’nin genel grev çağrısı başarısızlığa uğradı.
- 24 Mayıs 1958: Batista, Sierra Maestra Dağları’na yönelik kapsamlı bir harekat başlattı.
- 1958 Temmuz: Direniş Ordusu’nun karşı saldırısı başladı.
- 31 Ağustos 1958: Che, Las Villas eyalatine doğru birliği ile yürüşe geçti.
- 16 Ekim 1958: Che’nin birliği Escambray Dağları’na vardı.
- 28 Aralık 1958: Che’nin birliği Las Villas’ın başkenti Santa Clara’ya taarruza geçti.
- 1 Ocak 1959: Yeni yılla beraber Batista, Dominik Cumhuriyeti’ne kaçtı.
- 2 Ocak 1959: Fidel Castro ikinci grev çağrısını yaptı. Küba’da hayat felç oldu. Che’nin kuvvetleri Havana’ya giderek La Cabana Kalesi’ni ele geçirdi.
- 8 Ocak 1959: Fidel Castro Havana’ya geldi. Yüzbinlerce insan tarafından karşılandı.
- 9 Şubat 1959: Che, doğuştan Küba vatandaşı ilan edildi.
- 16 Şubat 1959: Fidel Castro, Küba Başbakan’ı oldu.
- 27 Şubat 1959: Elektrik fiyatları düşürüldü.
- 6 Mart 1959: Kiralar %30-50 oranında azaltıldı.
- 7 Ekim 1959: Ulusal Tarım Reformu Enstitüsü Sanayi Şubesi’nin yönetimine atandı.
- 21 Ekim 1959: Devrim karşıtı ayaklanmaları püskürtüldü.
- 28 Ekim 1959: Cienfuegos’un uçağı düştü ve öldü.
- 26 Kasım 1959: Che, Küba ekonomisinin başına geldi.
- 17 Mart 1960 : ABD Başkanı Eisenhower, CIA’e Küba’yı istila etmeleri için talimat verdi.
- 8 Mayıs 1960: Küba, SSCB ile diplomatik ilişki kurdu.
- 29 Haziran – 1 Temmuz 1960: Eisenhower, Küba’dan alınan şeker miktarını azalttı.
- 9 Temmuz 1960: SSCB, ABD’nin almadığı şekerin tümünü alacağını açıkladı.
- 6 Ağustos 1960: Fidel Castro tavır adı ve Küba’da bulunan ABD şirketleri kamulaştırdı.
- 13 Ekim 1960: Küba hükümeti bütün bankaları ve 382 şirketi kamulaştırdığını açıkladı.
- 14 Ekim 1960: Kentleşme reformu uygulandı ve bütün Kübalılar içinde oturdukları evlerin sahibi oldu.
- 19 Ekim 1960: ABD, Küba’ya ambargo kararı aldı.
- 21 Ekim 1960: Che SSCB, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Çekoslavakya, Çin ve Güney Kore’yi ziyarete gitti.
- 17 Ocak 1961: ABD, vatandaşlarının Küba’ya girmesini yasakladı.
- 23 Şubat 1961: Che, yeni kurulan Sanayi Bakanlığı’nın başına getirildi.
- 15 Nisan 1961: Devrim karşıtları Santiago de Cuba ve Havana’yı bombaladı. 7 kişi ölü, 53 kişi yaralandı.
- 16 Nisan 1961: Ölenler için tören düzenlendi. Fidel Castro halkı büyük saldırılar için uyardı.
- 17 Nisan 1961: CIA’in 1500 paralı askeri Domuzlar Körfezi operasyonunu başlattı. Devrimci milisler harekete geçti.
- 19 Nisan 1961: Kiralık askerlerin sonuncusu da ele geçirildi.
- 8 Ağustos 1961: Che, Küba temsilcisi olarak Uruguay’daki Amerika Devletler Örgütü Ekonomik ve Toplumsal Konferansı’na katıldı.
- 22 Aralık 1961: 1 yıl süren okuma yazma seferberliği tamamlandı.
- 31 Ocak 1962: Küba, Amerika Devletler Örgütü’nden çıkarıldı.
- 3 Şubat 1962: Kennedy, Küba’ya tam ambargo uygulanmasını emretti.
- 1963-1965: Dünya gezisine çıktı, çeşitli toplantılarda konuşma yaptı.
- 1 Nisan 1965: Fidel Castro’ya veda mektubunu verdi, uluslararası görevi için ülkeden ayrıldı.
- 1965 Aralık: Devrimci güçlere destek verdiği Kongo’dan gizli bir şekilde Küba’ya döndü.
- 4 Kasım 1966: Sahte kimlikle Bolivya’ya girdi.
- 7 Kasım 1966: Gerilla kampına vardı.
- 8 Ekim 1967: Aralarında Che’nin de bulunduğu 17 gerilla tutsak alındı.
- 9 Ekim 1967: Che Guevara öldürüldü.
- 15 Ekim 1967: Fidel Castro, Che’nin ölümünü doğrulayıp ülkesine duyurdu. Ulusal yas ilan edildi. 8 Ekim Kahraman Gerilla Günü oldu.
- 18 Ekim 1967: Fidel Castro, Küba, Havana’da binlerce kişiye tarihi Che konuşmasını yaptı.
Yazıyı Paylaş
Okumaya Devam





