Emre'nin Bloğu

blog_logo

Jeffrey Dahmer

Jeffrey Dahmer

Jeffrey Lionel Dahmer, bilinen diğer lakaplarıyla Milwaukee Yamyamı veya Milwaukee Canavarı, 1978’ten 1991’e kadar toplamda 17 erkeği öldüren ve parçalara ayıran Amerikalı seri katil ve seks suçlusudur. Sonlara doğru işlediği cinayetlerde nekrofili, yamyamlık ve vücut parçalarını devamlı olarak saklama eğilimleriyle tüm dünyada tanınan en ünlü seri katillerden birisidir. Jeffrey Dahmer hakkında en kapsamlı Türkçe yazıyı internet sitemizde bulabilirsiniz. 

Aşağıdaki yazı bir seri katilin hayatını ele almakta ve cinayet, şiddet, cinsellik ve bunlarla sınırlı olmayan hassas kategorilerdeki konuları içermektedir. Bu tür yazılardan rahatsız olacak bir yapınız varsa, lütfen bu sayfadan çıkınız.  

Çocukluk Yılları

Jeffrey Dahmer 21 Mayıs 1960’ta Wisconsin eyaletinin Milwaukee şehrinde dünyaya geldi. Kimyager olan babasının adı Lionel, zamanında kullanılan telli daktilo makinesi operatörü annesinin adı ise Joyce Annette’dir. 

Komşularının ve yakınındaki kişilerin açıklamalarına göre, Jeffrey bebeklik ve küçük çocukluk dönemlerinde ailesinden pek fazla ilgi görmüyordu. Bazı kaynaklar ise ailesinin Jeffrey’in üzerine çok düştüğünü fakat annesinin sinirli olduğunu ve çok fazla ilgi bekleyen bir kadın olduğunu belirtiyor. Bu durum da sık sık kocası ve komşularıyla tartışmasına neden oluyordu. 

İlkokul Yılları

Jeffrey birinci sınıfa başladığında babası Lionel üniversite çalışmaları nedeniyle sürekli evden uzak kalıyordu. Eve geldiğinde ise hipokondriyak olan ve devamlı depresyona giren Joyce, Lionel’den sürekli aşırı ilgi bekliyor ve onun zamanının tamamını alıyordu. Bu depresyon onu Equanil isimli ilaçla intihar etmeye kadar sürükledi. Bu durum sonunda iki ebeveyn de Jeffrey’e yeteri kadar ilgi gösteremedi ve onuna birlikte zaman geçiremediler. Jeffrey ilerleyen dönemlerde ailesi hakkında sorulan sorulara, ailenin başlıca amaçlarından biri olan “birliktelik” kavramını hiç tatmadığını ve dolayısı ile bunun nasıl bir duygu olduğunu bilmediğini belirtmiştir. Jeffrey’in aile içinde gördüğü tek şey anne-babasının kavgalarıydı. 

Çocukluk yıllarında çevresindekilere enerji dolu ve mutlu bir çocuk olarak görünen Jeffrey, dördüncü yaşına girmeden geçirdiği fıtık ameliyatı nedeniyle gözle görülük bir şekilde duruldu. 

İlkokul çağına geldiğinde ise, Jeffrey okulunda sessiz ve çekingen bir çocuk olarak tanınıyordu. Hatta bir öğretmeni, Jeffrey’in ailesinin onuna hiç ilgilenmemesi; babasının sürekli şehir dışında olması ve annesinin de ilgili hastalıktan müzdarip olması nedeniyle çocukta içine kapanıklık belirtileri gördüğünü belirtmişti. Annesinin durumu Jeffrey’in kardeşine hamile kaldığında daha da kötüleşti. Her şeye rağmen, Jeffrey’in ilkokulda belirli bir arkadaş grubu mevcuttu.

Jeffrey Dahmer 5. sınıf fotoğrafı, 15 Ekim 1970. Kaynak: TMZ.com

1966’nın Ekim ayında aile Doylestown, Ohio’ya taşındı ve Joyce Aralık ayında Jeffrey’in kardeşini dünyaya getirdi. Kardeşinin ismini seçmesine izin verilen Jeffrey, kardeşine David ismini seçti. Aynı yıl babası Lionel üniversite diplomasını aldı ve analitik kimyager olarak komşu şehirlerden biri olan Akron’da işe başladı.

Jeffrey çok küçük yaşlardan itibaren ölü hayvanlara karşı bir ilgi duydu. Araştırmacılar bu ilginin, Jeffrey henüz 4 yaşındayken yaşadıkları evin bodrumunda babasının hayvan kemiklerini çöpe atarken görmesiyle başladığına inanıyor. Lionel’in anlatımına göre, kemiklerin çıkardığı ses tuhaf bir şekilde Jeffrey’in çok hoşuna gitmişti. Daha sonra minik Jeffrey bu hayvan kemikleriyle oynamaya başladı ve onlara “keman yayı” adını verdi. Bununla da kalmayıp etrafta bulunan kedi, köpek ve rakun gibi canlı hayvanları inceleyerek ve onlara dokunarak kemiklerinin yerlerini tespit etmeye başladı.

1968’de aile Ohio’nun başka bir şehri olan Bath Township’e taşındı. Bu iki yılda değiştirdikleri üçüncü ve Lionel ile Joyce’un evlendiğinden beri değiştirdiği altıncı evdi. Ev 2 kilometre karelik ormanlık bir alanda bulunuyordu. Evin bu büyük arazisinin içinde ufak bir orman kulübesi de mevcuttu. Jeffrey bu kulübede zamanla helikopter böceği, kelebek toplamaya ve sincap gibi küçük hayvanların kemiklerini toplama başladı. Bu kalıntıların bazılarını formaldehit denilen bir madde ile kavonozlar içinde saklamaya başladı.

İki yıl sonra ailecek masada tavuk yerken, Jeffrey babası Lionel’e tavuk kemiklerini çamaşır suyuna atması durumunda ne olacağını sordu. Kimyager olan Lionel, oğlunun kimyaya ilgili olduğunu düşünerek ona çamaşır suyuyla hayvan kemiklerini nasıl saklayabileceğini gösterdi. Jeffrey de babasından öğrendiği teknikleri, orman kulubesinde topladığı hayvan kemikleri üzerinde denemeye başladı. Özellikle arabaların çarptığı ve öldürdüğü hayvanların leşlerini toplayarak, onların otopsisini yapar gibi kemiklerini ayırdı. Bununla da kalmayıp hayvanların kafataslarını kendi elleriyle yaptığı haçların tepesine koyarak onları kulubesinde sergiledi.

Hatta bir keresinde 1975 yılında Jeffrey bir köpek cesedi buldu. Bu köpek cesedinin kafasını gövdesinden ayırdıktan sonra gövdeyi ağaca çiviledi ve kafasını evinin arkasındaki ormanda bir kazığın üzerine takarak yere sapladı. Şaka amacıyla daha sonra arkadaşını buraya çağıran Jeffrey, bu kalıntıları şans eseri bulduğunu söyleyerek arkadaşını korkutmaya çalıştı.

Aynı yıl baba Lionel hayvan kemiklerini nasıl koruyabileceğini gösterdi. Anne Joyce ise Equanil, uyku ilaçları ve diğer gevşetici ilaçların alımını her gün daha da artırmış ve bu nedenle de Lionel ve Jeffrey ile olan iletişimini daha da sınırlamıştı.

Ergenlik ve Lise Yılları

jeffrey dahmer lise
Jeffrey Dahmer lisede bir sınıf arkadaşıyla. Telif Hakkı: William S. Henry

Jeffrey liseyi okumak için Revere Lisesi’ne kayıt oldu ve ilk kayıt gününden itibaren diğer öğrenciler tarafından toplumdan dışlanmış biri olarak kabul edildi. 14 yaşına geldiğinde bira tüketmeye başladı. Bu alkol kullanımı gittikçe daha kötü bir seviyeye ulaştı ve ve gündüz vakitlerinde bile alkol seviyesi daha yüksek içkileri tüketmeye başladı. Hatta bir seferinde tarih dersindeyken, sınıf arkadaşının sabahın köründe neden viski içtiğini sorması üzerine, Jeffrey arkadaşına alkolun onun “ilacı” olduğunu söyledi. Lisedeki ilk yılında genel olarak iletişime kapalı olsa da okul çalışanları ve diğer öğretmenler tarafından saygılı bir çocuk olarak tanınıyordu. Öğretmenleri Jeffrey’in oldukça akıllı olduğunu düşünüyordu fakat notları buna ters olarak ortalama bir seviyedeydi. Tennis oynamayı seviyordu ve kısa bir süre okulun bando takımına da dahil olmuştu.

Jeffrey rrgenliğe ulaştığında eşcinsel olduğunu anladı. Bu dönemde kendisiyle yaşıt başka bir erkekle bir ilişki yaşadı fakat bu ilişki hiçbir zaman cinselliğe kadar ilerlemedi. Jeffrey daha sonra verdiği ifadelerde ergenliğe girdiği dönemden itibaren başka bir erkeğin üzerinde üstünlük kurmak, ona zorla sahip olmak ve istediği her şeyi yapabilmek gibi fanteziler kurduğunu açıkladı.

Dahmer bu fantezilerini 16 yaşına girdiğinde daha çok düşünmeye ve gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı. Evinin civarında rutin olarak koşu yapmaya çıkan genç bir erkeği etkisiz hale getirerek, onun vücudunda cinsel fantezilerini gerçekleştirme hayali kuruyordu. Bu fantezisini gerçeğe düşünmek için bir keresinde çalılıkların arkasına elinde beyzbol sopasıyla saklandı ve genci beklemeye başladı. Fakat sıklıkla koşuya çıkan genç o gün ortalıklarda yoktu ve bu kararı sayesinde belki de Jeffrey’in ilk kurbanı olmaktan son anda kurtuldu. Jeffrey’in ifadesine göre, ilk kez bir erkeğe saldırma planı bu şekilde gerçekleşti ama başarısız oldu.

Jeffrey kısa bir süre sonra lisedeki sınıf arkadaşları arasında “sınıfın soytarısı” olarak anılmaya başlandı. Diğer arkadaşlarına sıklıkla şaka yapmaya başlayan Jeffrey, bu şakaları lisede  “Doing a Dahmer” yani “Dahmer yapmak” veya “Dahmerlendin” olarak kalıplaştı. Bu şakaların çoğu özrü olan bir insan gibi değişik hareketler yapmak veya tuhaf bir şekilde krize girmiş gibi titremekten ibaretti. Bunu bir gösteriye dönüştürerek alkol almak amacıyla para topladığı zamanlar da oldu.

1977’de Jeffrey’in notları oldukça kötüleşti. Ailesi özel öğretmen tuttu ama bu da notlara çare olmadı. Aynı yıl, Jeffrey’in anne ve babası evliliklerini kurtarabilmek için psikolojik destek almaya karar verdi. Çünkü kavgaları sürekli devam ediyordu ve gittikçe daha şiddetli bir hal almaya başlamıştı. Lionel, Joyce’un onu 1977’nin Eylül ayında aldattığını öğrendiğinde çift boşanma kararı aldı. Bu kararlarını da Jeffrey’e dostane bir yaklaşımla anlattılar. Lionel 1978’de evi terk etti ve eve yakın bir motelde kalmaya başladı.

1978’in Mayıs ayında Jeffrey liseden mezun oldu. Mezuniyetine birkaç hafta kala, öğretmenlerinden biri Jeffrey’i etrafı kutu biralarla dolu olarak okulun otopark bölümünde yerde otururken gördü. Öğretmeni bu durumu rapor etmesi gerektiğini söylediğinde, Jeffrey ona evde çok problemler yaşadığını ve okuldaki rehberlik öğretmeninin bu durumdan haberdar olduğunu söyledi. Aynı bahar aylarında, Joyce ve Jeffrey’in kardeşi David ailenin evinden ayrıldı ve Wisconsin’in Chippewa Falls şehrine akrabalarının yanına taşındı. Jeffrey henüz 18 yaşına basmıştı ve aile evinde tek başına yaşamaya başladı. Jeffrey’in ebeveynlerinin boşanma süreci 24 Temmuz 1978’de tamamlandı ve çift resmi olarak boşandı. Belirlenen bir nafakayla birlikte Jeffrey’in kardeşi David’in vesayeti annesi Joyce’a verildi.

20’li yaşların başı

Anne ve babası boşandıktan kısa bir süre sonra evde yalnız yaşamaya başlayan Jeffrey, ergenlik döneminde kurduğu fanteziler üzerinde düşünebilmek için oldukça fazla zaman buldu. Erkeklere ilgi duyan Jeffrey, sürekli tetikte olarak etrafındaki erkekleri süzüyor ve onlara neler yapabileceğini düşünüyordu.

Jeffrey Dahmer’in ilk kurbanı Steven Mark Hicks

jeffrey dahmer steven hicks
Steven Hicks

Jeffrey ilk cinayetini listeden mezun olduktan üç hafta sonra gerçekleştirdi. 18 Haziran 1978’de yolda otostop çeken Steven Hicks’i (1. kurban) gören Jeffrey, onu arabasına aldı. Arabada sohbet ederken Jeffrey, Steven’i evine gelmeye ve birkaç bira içmeye ikna etti. Tüm evin sadece kendisine ait olduğu söyleyip istedikleri gibi takılabileceklerini söyleyen Jeffrey’in bu ifadeleri Steven’in daveti kabul etmesinde oldukça etkili oldu. 

Jeffrey, daha sonraki ifadesine göre göğüs kısmı açık bir şekilde otostop çeken Steven’ı ilk gördüğü anda cinsel dürtülerini hissetmeye başladı. Eve geldiklerinde bira içmeye ve sohbet etmeye başladıktan sonra, Steven’ın kızlar hakkında konuşmaya başlamasıyla, Jeffrey onun üzerinde herhangi bir şekilde etkili olamayacağını anladı. Saatlerce alkol alıp sohbet ettikten sonra, Steven gitmek istediğini söyledi fakat Jeffrey içinden Steven’ın hiç gitmemesini istiyordu. Steven’ın dikkatsiz olduğu bir anda 4.5 kiloluk bir dambıl ile Steven’ı bayıltan Jeffrey, dumbıl’ın tutlan kısmıyla Steven’ı boğarak öldürdü. Jeffrey ilk defa birini öldürerek katilliğe ilk adımı böyle attı. 

Steven’ı öldürdükten sonra onu soydu ve ölü vücudunun üzerinde, özellike göğüs kısmını elleriyle keşfetmeye başladı. Cesedin üzerinde duran Jeffrey masturbasyon yaparak kendini tatmin etti. Saatler sonra da cesedi bodruma götürdü. 

Jeffrey ertesi gün cesedi bodrumda parçalara ayırdı. Daha sonra evin arka bahçesine fazla derin olmayan bir mezar kazarak, Steven’ın cesedinin parçalarını gömdü. Birkaç hafta sonra mezarı tekrar açan Jeffrey, Steven’ın kemiklerini vücudundan ayırdı. Kalan vücudunu asitle yakarak tuvalete boşalttı. Kemikleri de bir çekiç vasıtasıyla ezen Jeffrey, bu kemik parçalarını da evin arkasındaki ormanlık alana döktü. 

Üniversite ve ordu yılları

Steven Hicks’i öldürdükten altı hafta sonra Jeffrey’in babası ve nişanlısı eve döndü ve babası Jeffrey’in evde yapayalnız yaşadığını farketti. Aynı yılın Ağustos ayında Jeffrey Ohio State Üniversitesi’ne işletme yüksek lisansı yapma hayaliyle kayıt oldu. Jeffrey’in üniversitedeki ilk yılı çok kötü geçti. Bunun en büyük nedeni ise sürekli artan alkol bağımlılığıydı. Notları oldukça kötü olan Jeffrey, antropoloji, klasik uygarlıklar ve yönetim bilimi gibi derslerden kaldı. Jeffrey’in üniversitedeki ilk yılında geçtiği tek ders Rflery (Nişancılık) dersiydi. Bu dersi B- notuyla geçen Jeffrey, dönem sonunda 0.45/4 gibi kötü bir ortalama yakaladı. 

Bir gün Lionel, oğluna sürpriz bir ziyarette bulundu. Jeffrey’in odasına çıktığında ortalığın boş likör şişeleriyle dolu olduğunu gören Lionel bu duruma çok şaşırdı. Jeffrey, babası ikinci okul yılını ödemesine rağmen üniversiteye devam etmedi ve üç ay sonra okulla ilişiğini kesti. 

Jeffrey 1979’un Ocak ayında babasının diretmesiyle ABD ordusuna yazıldı. Fort McClellan’da temel eğitimini bitiren Jeffrey, uzman sıhhiye olarak Fort Sam Houston’a tayin oldu. Burada görevdeyken alkol bağımlılığı nedeniyle oldukça fazla kınama cezası yedi. Hatta bir seferinde Jeffrey’in emre itaatsizliği nedeniyle tüm müfreze ceza yedi. Bunun sonucunda da Jeffrey asker arkadaşları tarafından sert bir şekilde dövüldü.  

13 Temmuz 1979’da Batı Almanya’ya atanan Jeffrey, 68. Zırhlı Alayı 2. Tabur’da sıhhiyeci olarak çalışmaya başladı. Yayınlanan raporlarda Jeffrey’in buradaki görevinin ilk yılında gösterdiği performans “ortalama veya ortalamanın biraz üstü” olarak kayıtlara geçti. Alkol bağımlılığı görevini sürekli olarak aksatmasına neden oldu ve 1981’in Mart ayında ordu hizmetine elverişli olmadığına karar verilerek ordudan atıldı. 

24 Mart 1981’de Güney Carolina’daki Fort Jackson askeri üssüne gönderilen Jeffrey’e evine dönebilmesi içim bir uçak bileti verildi. Eve dönüp babasıyla yüzleşmek istemeyen Jeffrey, Florida eyaletinin Miami şehrine bilet aldı. Aslında babası dışında iki farklı nedeni daha vardı. Öncelikle evinin olduğu şehrin soğuğunu artık sevmiyordu ve artık kendi ayakları üzerinde durup hayatını kazanmak istiyordu. Jeffrey bir meze dükkanında iş buldu ve yakınındaki bir motele yerleşti. Aldığı maaşın büyük bir bölümünü alkole harcamaya başladı ve kaldığı motele para ödemediği için buradan da kovuldu. Akşamlarını kumsalda geçirmeye başlayan Jeffrey, artık bu duruma dayanamayıp babasına telefon etti ve eve gelmek istediğini söyledi. 

Ohio’ya dönüş

jeffrey dahmer büyükannesi
Soldan sağa: Catherine Dahmer, Lionel Dahmer, Jeffrey Dahmer,
Kaynak: the-sun.com

Jeffrey babasının ve üvey annesinin evine döndükten sonra iş aramaya başladı. Alkol bağımlılığı devam ediyordu ve geldikten iki hafta sonra alkollüyken ahlaka aykırı davranıştan tutuklandı. 60 dolar ceza yiyen Jeffrey 10 gün hapis cezası aldı ama bu ceza geriye bırakıldı. Babasının uğraşlarına rağmen Jeffrey alkolu bırakamadı ve 1981’in Aralık ayında Jeffrey babannesi Catherine Dahmer’in (sağda) yanına, West Allis’e gönderildi. Jeffrey’in sevdiği tek aile üyesi babannesiydi. Babası Lionel, onu babannesinin yanına göndererek biraz düzelebileceğini umuyordu. Aynı zamanda şehir değişikliğinin de ona iyi gelebileceğini, yeni bir iş bulup, sorumlu bir hayat yaşayabileceğine inanıyordu.

Babannesinin evinde yaşamaya başladığı ilk zamanlarda Jeffrey çok uyumlu davrandı. Babannesini kiliseye götürdü, onuna beraber akşam yemeği yedi, aktif olarak iş aradı ve babannesinin koyduğu tüm ev kurallarına riayet etti. Fakat alkol ve sigara tüketimi aynı seviyede devam ediyordu. 1982 yılının başlarında Jeffrey kan alma uzmanı olarak Milwaukee Plazma Merkezi’nde çalışmaya başladı. Kovulmadan önce bu işte toplam 10 ay çalıştı. Bu işinden sonra iki yıldan uzun bir süre iş bulamayan Jeffrey, babannesinden aldığı harçlıkla yaşamaya devam etti. 

Son işinden kovulmadan önce Jeffrey kendisini ulu orta teşhir ettiği için tutuklandı. 8 Ağustos 2982’de Wisconsin State Fair Park’ta kadın ve çocukların da dahil olduğu yaklaşık 25 kişilik bir grubun önünde soyunan Jeffrey, mahkeme masrafları hariç 50 dolar ceza yedi. 

1985’in Ocak ayında Milwaukee Ambrosia Çikolata Fabrikası’nda iş bulan Jeffrey, gece saat 11’den sabah 7’ye kadar çalışmaya başladı. Haftanın altı günü çalışan Jeffrey, Cumartesi akşamları izin yapıyordu. Bu işi bulduktan sonra West Allis Halk Kütüphanesi’nde kitap okuduğu sırada Jeffrey’e bir adam tarafından içine not yazılmış bir kağıt fırlatıldı. Adam notun içinde Jeffrey’e oral seks yapma teklif etmişti. Jeffrey her ne kadar bu teklife cevap vermese de ergenlik yıllarında çok fazla düşündüğü fantezileri tekrar aklına gelmeye başladı. Bu cinsel dürtüleri nedeniyle de civardaki eşcinsel barları ve hamamları keşfetmeye başladı. Bununla da kalmayıp bir elbise mağazasından erkek manken çalan Jeffrey, cinsel fantezilerini tatmin etmek için bu manken üzerinde deneyimler yaşadı. 

1985’in son aylarında Jeffrey keşfettiği bu eşcinsel barların ve hamamların müdavimi olmuştu. Burada çalışanlar onu adıyla tanıyor ve artık civarda bilinen bir yüz haline gelmeye başlıyordu. Bu tip yerlerdeki amaç belliydi. Erkekler cinsel ilişkiye girmek için kendilerine partner arıyorlardı.  Bu bar ve özellikle hamamlarda erkeklerin ilişkiye girmesi için odalar kiralanıyordu. Jeffrey için sorunlar da burada başlıyordu. Çünkü ilişkiye girmek için bulduğu erkekleri odaya götürdüğünde, erkeklerin ona ilişkide karşılık vermesi, hareket etmesi ve kendi başlarına bazı istekleri olması Jeffrey’in tahammül edebileceği bir durum değildi. Onların tamamen hareketsiz olmasını, istediği şekilde vücutlarını keşfedebilmeyi ve tüm fantezilerini sınırsız bir şekilde yapabilmeyi istiyordu. 

İşte bu arzularını tatmin edebilmek için 1986 yılının Haziran ayında buluştuğu erkeklere uyku ilacı içirmeye başladı. Alkolün başlıca içecek olduğu bu ortamlarda, karanlığın ve loş ışıkların içinde bir bardak içkiye uyku ilacı karıştırmak hiç de zor değildi. Odaya çektiği erkeklere uyku ilacı içirdikten sonra genellikle zamanın geçmesi beklemeye başlayan Jeffrey, partnerleri uykuya daldıktan sonra onlarla ilişkiye giriyordu. Aşağı yukarı 12 kere bu şekilde partnerlerine uyku ilacı verip, onlarla cinsel ilişkiye girdikten sonra hamam yönetimi artan şikayetler üzerine Jeffrey’in aboneliğini iptal etti. Jeffrey ise müdavimi olduğu hamamların kapısı yüzüne kapatılınca, alternatif olarak otel odalarına yönelmeye başladı. 

Hamamlardaki üyeliğinin iptal edilmesinden kısa bir süre sonra Jeffrey gazetede 18 yaşında bir erkeğin ölüm ilanına rastladı. Böylece aklına gencin cenazesini mezardan çıkarmak ve cesedi alıp eve götürmek geldi. Jeffrey daha sonra verdiği ifadelerde mezarı kazmaya başladığını fakat toprağın çok sert olması nedeniyle zorlanıp, bu fikrinden vaz geçtiğini anlattı. 

Jeffrey 8 Eylül 1986’da Kinnickinnic nehrine yakın bir yerde 12 yaşında çocuklara dönerek masturbasyon yaptığı için tutuklandı. Kendisini masturbasyon yaparken gören tanıklardan bihaber olduğu için tutuklandıktan sonra verdiği ifadede sadece tuvaletini yaptığını beyan etti. Görgü tanıklarının olduğu anlayınca da mecburen yaptığını kabullenmek zorunda kaldı ve reşit olmayan çocukların önünde masturbasyon yaptığını itiraf etti. Jeffrey ceza olarak 1 yıl şartı tahliye ve zorunlu psikolojik destek aldı.  

Jeffrey Dahmer 30 yaşında

Jeffrey halen West Allis’teki babannesinin evinde kalıyordu. 20 Kasım 1987’de Michigan’lı olan 25 yaşındaki Steven Tuomi (2. kurban) adında bir erkekle bir barda tanıştı. Onunla biraz sohbet ettikten sonra Ambassador Hotel’de bir odaya gelmeye ikna etti. Jeffrey odayı önceden kiralamıştı ve burası aslında barlarda veya hamamlarda tutulan diğer odalara göre oldukça lüks bir yerdi. Jeffrey’in ifadesine göre ilk başta Steven Tuomi’yi öldürme gibi bir niyeti yoktu. Amacı sadece ilaç içirip uyutmak ve o uyurken vücudunu keşfetmekti.

Ertesi sabah uyandığında ise çok farklı bir durumla karşılaştı. Steven Tuomi’yi yanında yatarken bulan Jeffrey, Steven’ın göğsünün içeri göçük olduğunu, vücudunda da siyah ve mor izler olduğunu gördü. Steven’ın ağzının kenarından kan akıyordu ve Jeffrey’in de yumrukları ve kollarından birisinin ön kısmında yoğun bir morluk vardı. Jeffrey, geçmişe dönük olarak Steven’ı öldürdüğüne dair herhangi bir detay hatırlamıyordu. 

Steven Tuomi’nin cesedinden kurtulmak için Jeffrey büyük bir bavul satın aldı ve onu babannesinin evine götürdü. Bir hafta sonra cesedin kafasını, bacaklarını ve kollarını vücudundan ayırdı. Bunu yaptıktan sonra vücudun kemiklerini de etlerinden ayırdı ve etlerinden daha kolay kurtulmak için onları ufak ufak kesti. Bu kestiği etleri plastik torbalara koyan Jefrey, kemikleri bir çarşafın içine koyarak bir çekiç yardımıyla parçaladı. Tüm bu işlemler Jeffrey’in toplamda iki saatini almıştı. Steven Tuomi’nin kafası hariç cesedinden kalan tüm kalıntıları çöpe attı. 

Jeffrey, Steven Tuomi’yi öldürdükten sonraki iki hafta boyunca onun kafasını bir battaniyenin içinde sakladı. İki hafta sonunda Steven’ın kafasını Soilax (alkalik bazı bir deterjan) ve çamaşır suyu karışımı ile kaynattı. Buradaki amacı kafatasını saklayabilmekti. Daha sonra bu kafatasını masturbasyon yaparak kendisini tatmin etmek için kullandı. Fakat çamaşır  suyunun da etkisiyle zamanla kafatası çok kırılgan bir hal almaya başladı ve Jeffrey toz haline getirerek kafatasından kurtuldu. 

Cinayetlerin devamı

Jeffrey, Steven Tuomi’yi öldürdükten sonra daha fazla kişiyi bu şekilde alıkoymaya ve onları da aynı şekilde öldürüp, cesetleri üzerinde istediği gibi cinsel fantezi, inceleme ve onları keşfetme arzusu duymaya başmaya. Bunun için sürekli olarak, neredeyse uyanık olduğu her dakika kendisine yeni bir kurban arıyordu. Eşcinsel barlara daha fazla gitmeye başladı ve burada tanıştığı erkeklerin hemen kanına girip, onları babannesinin evine davet ediyordu. Triazolam ve temazepan etken maddeli ilaçlar kullanarak kurbanlarını uyutuyor ve onlarla cinsel ilişkiye giriyordu. Kurbanını bu tip uyku ilaçlarıyla etkisiz hale getirdikten sonra, onları boğarak öldürüyordu. 

Steven Tuomi’yi öldürdükten iki ay sonra Jeffrey henüz 14 yaşındaki kızılderili James Doxtator (3. kurban) ile tanıştı. Jeffrey, genci evine davet etti ve kendisine çıplak poz vermesi durumunda 50 dolar vereceğini söyledi. James bu teklifi kabul etti ve ikili Jeffrey’in West Allis’teki dairesinde cinsel ilişkiye girmeye başladı. Bundan kısa bir süre sonra Jeffrey yine aynı taktiğini kullanarak James’i ilaçla etkisiz hale getirdikten sonra evin bodrumunun zemininde boğarak öldürdü. Hemen hemen Steven Tuomi’ye uyguladığı tüm işlemleri James’in cesedinde de uyguladı ve cesedi parçalara ayırdıktan sonra, kafatası hariç tüm parçaları çöpe attı. Kafatasını kaynattı ve sadece çamaşır suyunda temizledi. Steven’ın kafatasında yaşadığı sorunu tekrar yaşayan Jeffrey, James’in de kafatasının çok kırılgan bir hale geldiğini keşfetti ve kafatasını toz haline getirip aylar geçtikten sonra bu tozu da cesedin diğer parçaları gibi çöpe attı. 

24 Mart 1988’de Jeffrey 22 yaşındaki Richard Guerrero (4. kurban) isminde bir gençle eşcinsellerin uğrak mekanı olan The Phoenix civarında tanıştı. Jeffrey genci babannesinin evine gelmeye ikna ettikten sonra kendisiyle zaman geçirmesi için ona 50 dolar verecekti. Eve gelince Richard’a ilaç verdi ve onu vakit kaybetmeden deriden yapılmış bir iple boğarak öldürdü. Richard öldükten sonra ona oral seks yapan Jeffrey, gencin vücudunu parçaladı ve 24 saat içinde kafatası hariç tüm kalıntıları çöpe attı. Kafatasını da ilerleyen aylarda yok etti.

Aynı yıl 23 Nisan’da Ronald Flowers Jr. isimli bir genci evine davet eden Jeffrey, kurbanına uyku ilacı bulunan bir fincan kahve verdi. Fakat Ronald kahveyi içtikten sonra Jeffrey’in babannesi torununun eve geldiğini fark ederek “Jeffrey, sen misin?” diye seslendi. Jeffrey’in yalnız olduğunu ima edecek bir şekilde cevap vermesine rağmen babannesi torununun yalnız olmadığını anladı. Bu nedenle Jeffrey, Ronald’ı öldüremedi. Kahveyi içtikten sonra uykuya dalan ve uyanmayan Ronald’ı babannesinin zoruyla hastaneye götürdü. Böylece Ronald, Jeffrey’in sıradaki kurbanı olmaktan babannesinin şans eseri torunuyla konuşmak istemesi üzerine son anda kurtulmuş oldu.

1088’in Eylül ayında Jeffrey’in babannesi torununun eve sürekli farklı erkekler getirmesi nedeniyle ondan evi terk etmesini istedi. Jeffrey’in babannesi gece geç saatlere kadar farklı erkeklerle evinde kalan, alkolsuz bir dakika bile duramayan torununa ek olarak, bodrumdan ve garajdan gelen kötü kokulara da artık dayanamıyordu. Jeffrey 25 Eylül’de Nort 24th Street (Kuzey 24. Sokak) adresinde bir yatak odalı bir ev buldu ve kiraladı. İki gün sonra ise çıplak fotoğraf çekip para verme vaadiyle evine 13 yaşında bir çocuğu davet edip, ona ilaç verdikten sonra cinsel istismarda bulunmaktan tutuklandı. 

Jeffrey’in babası Lionel, oğlunu mahkemede savunması için Gerald Boyle’u tuttu. Avukat Boyle’un talebi üzerine mahkeme çıkmadan önce Jeffrey bir seri psikolojik teste tabi tutuldu. Bu testler sonucunda Jeffrey’e alyenasyon tanısı kondu ve boşluk duygusunu çok derinlerde hissettiği tespit edildi. Sosyal yabancılaşmayı iliklerine kadar hisseden Jeffrey, kendini toplumdan dışlanmış biri olarak görüyordu. İki ay sonra yapılan başka bir testte, Jeffrey’e şizoid kişilik bozukluğu tanısı kondu. 

30 Ocak 1989’da Jeffrey kendisine iletilen ikinci derece cinsel saldırı ve bir çocuğu ististmar etmek üzere kandırmak suçlarına karşı yaptığı savunmada suçlu olduğunu kabul ederek duruşmaya çıktı. Cinsel saldırı için karar Mayıs’a ertelendi. Bu sırada Paskalya Bayramı için işten 10 gün izin alan Jeffrey, babannesinin evine geri döndü. 

jeffrey dahmer anthony sears
Anthony Sears, Jeffrey Dahmer’in beşinci kurbanı. Kaynak: https://eu.jsonline.com/

Mahkemeye çıktıktan 2 ay sonra ve mahkeme kararının açıklanmasından ise 2 ay önce, Jeffrey beşinci kurbanını buldu. 24 yaşında, melez ve gelecek vadeden bir manken olan Anthony Sears (5. kurban) ile 27 Mart 1989’da eşcinsel barlardan birinde tanışan Jeffrey’in aklında o gece birini öldürmekle ilgili bir planı yoktu. Fakat o gece barın kapanma saatlerine yakınken Anthony, Jeffrey’e yaklaşıp onunla konuşmaya başladı. Bu konuşma ilerledi ve Jeffrey, Anthony’yi babannesinin evine götürerek onunla oral seks yaptı ve daha sonra ona ilaç verip boğarak öldürdü. 

Ertesi sabah Jeffrey cesedi babannesinin küvetine koydu ve kafasını cesetten ayırdı. Jeffrey diğer kurbanlarından farklı olarak ilk kez Anthony Sears’ın derisini yüzdü ve daha sonra cesedin etlerini kemiklerinden ayırdı. Jeffrey’in ifadesine göre Anthony Sears çok çekiciydi ve bu gerçekle yüzleşen Jeffrey, ilk kez bir kurbanının parçalarını saklama isteği duydu. Anthony’nin kafasını ve cinsel organını asetonla dolu bir kapta saklayan Jeffrey, daha sonra bu parçaları ahşap bir kutuya koydu ve iş yerindeki dolabına götürdü. Yeni bir adrese taşındığında ise bu kutuyu alarak yeni evine götürdü. 

Aylar önce mahkemeye çıkan Jeffrey için karar çıkmıştı. 23 Mayıs 1989’da beş yıl şartlı tahliye cezasına çarptırılan Jeffrey’e ek olarak bir yıl hapis cezası verildi. Bu hapis cezası kapsamında mahkum çalışma izni de alan Jeffrey’in işine gidip gelmesinde bir sakınca görülmedi. Jeffrey sabah kalkıp işe gidiyor ve akşam tekrar hapishaneye dönüp uyuyordu. O artık bir seks suçlusuydu ve gittiği her yerde kendisini bu şekilde kayıt ettirmek zorundaydı. 

Jeffrey normal cezasının bitmesine 2 ay kala hapisten çıkarıldı ve 1989’daki 5 yıllık şartlı tahliye cezası da bu günden itibaren başladı. Hapisten çıktıktan sonra tekrar geçici olarak babannesinin yanında taşındı. 

Oxford daireleri

Jeffrey Dahmer 14 Mayıs 1990’da babannesinin evinden ayrıldı ve 924 Kuzey 25 Sokak’ta bulunan Oxford Apartmanları’nın 213. dairesine taşındı. Buraya gelirken Anthony Sears’ın mumyaladığı kafasını ve cinsel organını da yanında getirdi. Bölgede suç oranı çok yüksekti fakat tuttuğu bu apartman Jeffrey’in işine çok yakındı. Buna ek olarak dairesi eşyalıydı ve elektrik hariç tüm faturaların dahil olduğu 300 dolarlık kira onun için oldukça ekonomikti. Jeffrey buraya taşındıktan tam bir hafta sonra altıncı kurbanını buldu. 32 yaşındaki Raymond Smith (6. kurban), vücudunu satan eşcinsel bir erkekti. 50 dolara seks yapmak için Raymond ile anlaşan Jeffrey onu dairesine götürdü. Bir içkinin içine yedi uyku ilacı koyan Jeffrey, Raymond’u uyuttu ve daha sonra boğarak öldürdü. 

Jeffrey ertesi gün Polaroid bir kamera satın aldı. Raymond’un farklı pozisyonlarda fotoğrafını çektikten sonra banyoda cesedini parçalara ayırdı. Bacaklarını, kollarını ve pelvis kısmını soilax ile birlikte çelik bir tencerede kaynattı ve böylece cesedin kemiklerini etlerinden ayırdı. Jeffrey daha sonra kafatası hariç tüm cesedi içinde asit olan mavi bir bidonda eritti. Raymond’un kafatasını sprey boya ile boyadıktan sonra metal dolabın içinde bulunan ve siyah bir havlunun üzerinde duran Anthony Sears’ın kafatasının yanına koydu.

Raymond Smith’in 27 Mayıs’ta öldürülmesinden yaklaşık bir hafta sonra, Dahmer başka bir genci tuzağına düşürdü. Fakat bu sefer misafirinin içmesi gereken hazırladığı ilaçlı içkiyi yanlışlıkla kendisi içti. Ertesi gün uyandığında, ölümden kılpayı kurtulan gencin birkaç parça eşya, 300 dolar ve bir saat çaldığını keşfetti. Jeffrey bu olayı polise hiç bildirmedi ancak 29 Mayıs’ta denetimli serbestlik memuruna soyulduğunu açıkladı.

Haziran 1990’da Jeffrey, adı Edward Smith (7. kurban) olan 27 yaşında bir erkeği dairesine getirdi. Uyku ilacıyla kurbanını etkisiz hale getiren Jeffrey  genci boğarak öldürdü. Bu seferki cinayetinde Jeffrey, iskeleti hemen asite sokmadan ve önceki kurbanların kafataslarını kırılgan hale getiren temizleme işlemlerini tekrarlamadan, nemi tutmaması umuduyla gencin iskeletini birkaç ay boyunca dondurucuda sakladı. İskeletin dondurulması nemi gidermedi ama Jeffrey yine de iskeleti aside soktu. Kuruması için fırına koyduğunda ise kafatası kısmı patladı ve yok oldu. Jeffrey daha sonra yaptığı açıklamalarda, Edward Smith’in vücudunun hiçbir yerini saklayamadığı için çok kötü hissettiğini söylemiştir. 

Jeffrey, Edward Smith’i öldürdükten iki ay sonra North 27th Street’in köşesindeki bir kitapçının önünde 22 yaşındaki Chicago yerlisi Ernest Miller (8 kurban) ile karşılaştı. Ernest, 50 dolar karşılığında Jeffrey’e dairesine kadar eşlik etmeyi ve buna ek olarak kalbini ve midesini dinlemesine izin vermeyi kabul etti. Jeffrey, Ernest’e oral seks yapmaya çalıştığında, kendisine “Bu sana daha pahalıya mal olacak.” cevabını aldı. Bunun üzerine Jeffrey, Ernest’e içine iki adet uyku hapı kattığı bir içki verdi.

Jeffrey’in kurbanına vermesi için sadece iki uyku hapı kalmıştı. Bu nedenle kurbanlarının vücutlarını kesmek için kullandığı bıçakla karotis arterini keserek Ernest’i öldürdü. Ernest birkaç dakika içinde kan kaybından öldü. Jeffrey daha sonra çıplak vücudu parçalamak için küvete yerleştirmeden önce çeşitli müstehcen Polaroid fotoğrafları çekti. Jeffrey vücudun geri kalanını parçalara ayırırken defalarca öptü ve kopan kafayla konuştu.

Jeffrey Dahmer, Miller’ın kalbini, karaciğerini, pazılarını ve bacaklarından alınan et parçalarını plastik torbalara sardı ve daha sonra tüketmek üzere dondurucuya yerleştirdi. Kalan eti ve organları, Soilax kullanarak “jöle benzeri bir maddeye” dönüşene kadar kanyattı ve bu yöntem saklamayı amaçladığı iskeletin eti ayrımasını sağladı. Jeffrey, iskeleti saklamak için kemikleri 24 saat boyunca hafif bir ağartma solüsyonuna yerleştirdikten sonra bir hafta boyunca bir bez üzerinde kurumaya bıraktı. Kesilen kafa, etinden sıyrılmadan önce buzdolabına yerleştirildi, ardından boyandı ve emaye ile kaplandı.

Miller’ın öldürülmesinden üç hafta sonra, 24 Eylül’de, Grand Avenue Alışveriş Merkezi’nde 22 yaşındaki iki çocuk babası David Thomas (9. kurban) ile karşılaşan Jeffrey, fotoğraf için poz vermesi durumunda para vereceğini belirterek birkaç içki için dairesine dönmesi için genci ikna etti. Jeffrey, tutuklandıktan sonra polise verdiği ifadede, Thomas’a sakinleştiricili bir içki verdikten sonra ondan hoşlanmadığını ancak onu uyuşturduğu için kızacağından korktuğu için uyanmasına izin vermekten korktuğunu söyledi. Bu nedenle onu boğdu ve vücudunu parçaladı. Kasıtlı olarak hiçbir vücut parçasını tutmadı. Parçalanma sürecini fotoğrafladı ve daha sonra David’in kimliğinin tespit edilmesine yardımcı olan bu fotoğrafları sakladı.

Thomas’ın öldürülmesinin ardından Jeffrey, Ekim 1990 ile Şubat 1991 arasında en az beş kez erkekleri dairesine çekmeye çalışsa da neredeyse beş ay boyunca kimseyi öldürmedi. 1990 yılı boyunca denetimli serbestlik memuruna, cinselliğine, yalnız yaşam tarzına, mali zorluklarına ve Şükran Günü’nden kısa bir süre önce babası ve küçük erkek kardeşiyle tanışma ve yüzleşme konusundaki endişelerine sık sık atıfta bulunarak, hem endişe hem de depresif duygularından şikayet etti. Jeffrey birkaç kez intihar düşünceleri beslemekten de bahsetti.

1991 cinayetleri

Jeffrey 1991’in Şubat ayında  17 yaşındaki Curtis Straughter’ın (10. kurban) Marquette Üniversitesi yakınlarındaki bir otobüs durağında beklediğini gördü. Jeffrey’in anlatımına göre Curtis’e çıplak fotoğraflar için poz vermesi ve kendisiyle cinsel ilişkiye girmesi için para teklif etti. Jeffrey Dahmer, gence ilaç verdi, ellerini arkasından kelepçeledi ve ardından onu bir deri kayışla boğarak öldürdü. Daha sonra gencin kafatasını, ellerini ve cinsel organlarını saklayarak ve sürecin her aşamasını fotoğraflayarak cesedi parçaladı. 

İki aydan kısa bir süre sonra, 7 Nisan’da, anahtarını yenilemek için yürüyen Errol Lindsey (11. kurban) adlı 19 yaşındaki bir gençle karşılaştı. Error heteroseksüeldi. Jeffrey, Errol’ı dairesine gelmeye ikna etti ve ona da diğer kurbanları gibi sakinleştirici içeren içki ikram etti. Daha sonra kafatasına bir damlalık yardımıyla hidroklorik asit enjekte etmek için bir delik açtı. Errol Lindsey bu deneyden (Dahmer’in kalıcı ve itaatkar bir duruma sokabilme umuduyla tasarladığı deney) sonra uyandı , “Başım ağrıyor. Saat kaç?” diyen Errol’ın bu son sözleri oldu. Jeffrey onu boğarak öldürdü ve gencin kafasını gövdesinden ayırarak, kafatasını sakladı. Daha sonra Errol Lindsey’nin derisini yüzerek ve cildi kalıcı olarak saklama umuduyla birkaç hafta boyunca soğuk su ve tuz çözeltisine koydu. Çok yıpranmış ve kırılgan hale geldiğini fark ettiğinde Errol’ın derisini attı.

Apartman yöneticisi Sopa Princewill. Kaynak: Court TV

1991 yılına gelindiğinde, Oxford dairelerinin diğer sakinleri, apartman yöneticisi Sopa Princewill’e, düşen nesnelerin seslerine ve ara sıra elektrikli testere sesine ek olarak, 213 numaralı daireden yayılan kötü kokulardan defalarca şikayette bulundular. Princewill, bu şikayetlere yanıt olarak birkaç kez Dahmer ile temasa geçti fakat başlangıçta dairesinden yayılan kokuların dondurucusunun bozulmasından kaynaklandığını ve içindekilerin bozulduğu için kötü bir koku yaydığını söyleyince, Sopa Princewill ikna oldu. Daha sonraki durumlarda, Princewill’e kokunun yeniden ortaya çıkmasının nedeninin yakın zamanda tropik balıklarından birkaçının ölmüş olması olduğunu ve konuyla kendisinin ilgileneceğini söyledi.

Jeffrey 24 Mayıs 1991’de bir gece kulübünde 31 yaşındaki bir manken adayı Tony Hughes (12. kurban) ile karşılaştı. Tony, kendisine poz vermesi için yaptığı para teklifiyle Jeffrey’in dairesine gelmeyi kabul etti. Jeffrey, Tony’ye ilaç vererek onu tepkisiz bir hale getirdi. İradesini devre dışı bırakmak ve onu itaatkar yapmak amacıyla kafatasına hidroklorik asit enjekte etti. Ancak bu sefer enjekte işleminden sonra Tony Hughes öldü ve Jeffrey’in deneyi yine başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. 

Jeffrey Dahmer 26 Mayıs 1991 günü öğleden sonra Wisconsin Bulvarı’nda Konerak Sinthasomphone (13. kurban) adlı 14 yaşındaki Laoslu bir gençle karşılaştı. Dahmer’in bilmediği şey ise Sinthasomphone’un, 1988’de taciz ettiği bir çocuğun küçük erkek kardeşi olmasıydı. Jeffrey genellikle yaptığı gibi Konerak’a da poz vermesi ve kendisine eve kadar eşlik etmesi için para teklif etti. Jeffrey’e göre, Konerak Sinthasomphone başlangıçta teklife karşı isteksizdi. Daha sonra fikrini değiştirip Jeffrey onu bilinçsiz hale getirmeden ve ona oral seks yapmadan önce iç çamaşırıyla birkaç fotoğraf için poz verdi. Konerak bilincini kaybetmeden önce, Jeffrey onu üç gün önce öldürdüğü Tony Hughes’un cesedinin yerde çıplak yattığı yatak odasına götürdü. Jeffrey, Konerak’ın yerde yatan cesedi gördüğünü söyledi ancak şişmiş cesedi görünce Konerak tepki vermedi. Bunun nedeninin muhtemelen yuttuğu uyku hapı olduğunu belirtti.

Jeffrey Dahmer, Konerak’ın kafatasının tepesine tek bir delik açarak ön lobuna hidroklorik asit enjekte etti. Dahmer daha sonra gencin yanında yatarken birkaç bira içti ve kısa bir süre uykuya daldı, ardından bir barda içki içmek ve daha fazla alkol satın almak için evinden ayrıldı.

27 Mayıs sabahının erken saatlerinde evine dönerken Konerak Sinthasomphone’u 25. ve State caddelerinin köşesinde çıplak oturmuş bir halde yanında üç endişeli kadınla buldu. Jeffrey kadınlara yaklaştı ve onlara Konerak’ın adını John Hmong olarak tanıtarak onun arkadaşı olduğunu söyledi ve onu kolundan tutup dairesine götürmeye çalıştı. Üç kadın Jeffrey Dahmer’e 911’i aradıklarını ve beklemesi gerektiğini söyledi.

İki Milwaukee polis memuru John Balcerzak ve Joseph Gabrish’in gelmesi üzerine Jeffrey’in tavırları daha da rahatladı. Memurlara Konerak Sinthasomphone’un 19 yaşındaki erkek arkadaşı olduğunu, bir tartışmanın ardından çok fazla sarhoş olduğunu ve sarhoşken sık sık bu şekilde davrandığını belirtti. Jeffrey, sevgilisinin o akşam Jack Daniel viskisini biraz fazla içtiğini de sözlerine ekledi.

Üç kadın çileden çıkmış bir şekilde memurlara Konerak’ın üzerinde kan olduğunu söylemesine rağmen polisler dizindeki bir sıyrık dışında herhangi bir yaralanma göremediklerini söyledi. Polislar Konerak’ın sarhoş olduğunu düşünüyordu. Halbuki Konerak’ın o sıralarda testislerinden ve rektumundan kan geliyordu. Kadınların itirazları üzerine polisler kadınlara sert bir şekilde çenelerini kapamaları gerektiğini belirtti. 

Milwaukee polis memurlarının gelmesinden kısa bir süre sonra Milwaukee itfaiyesinden üç kişi daha olay yerine geldi. Bu kişiler ayrıca Konerak’ın vücudunda yaralanma olup olmadığını incelediler ve polis memurlarının onu örtebilmesi için sarı bir battaniye verdiler. Üç kadından birisi gencin tedaviye ihtiyacı olduğunu söyledi ancak polis memurları itfaiye personeline ayrılmaları talimatını verdi. Kısa bir süre sonra memur Richard Porubcan olay yerine geldi. O ve memur Gabrish’in ardından memur Balcerzak da onlara katıldı. Jeffrey Dahmer ve Konerak Sinthasomphone’a daireye kadar eşlik ettiler. Jeffrey mahalledeki genel suç oranının yüksekliğine atıfta bulunarak, polisin bu konuda ne kadar da etkili olduğuna dair defalarca yorum yapıp polislerin gözüne girmeye çalıştı.

Jeffrey kendisinin ve Konerak Sinthasomphone’un sevgili olduğu iddiasını doğrulamak amacıyla memurlara önceki akşam gencin çektiği iki yarı çıplak Polaroid fotoğrafını gösterdi. Balcerzak olağandışı bir koku almadığını söylese de Gabrish daha sonra dairenin içinde dışkıyı anımsatan tuhaf bir koku fark ettiğini belirtti. Bu koku, Tony Hughes’un çürüyen vücudundan geliyordu. Jeffrey bu kokuyu araştırmak için bir memurun “kafasını yatak odasının kapısından uzatarak baktığını ancak gerçekten iyi bakmadığını” belirtti. Memurlar daha sonra, Dahmer’in gence iyi davranması gerektiğini söyleyip ayrıldılar. Bu olay, memurlar tarafından “aile içi bir anlaşmazlık” olarak kayıt edildi.

Üç memurun dairesinden ayrılması üzerine Jeffrey Dahmer, Konerak Sinthasomphone’un beynine tekrar hidroklorik asit enjekte etti. Bu ikinci enjeksiyon ölümcül oldu. Jeffrey Dahmer ertesi gün 28 Mayıs’ta Konerak Sinthasomphone ve Tony Hughes’un cesetlerini parçalamaya zaman ayırmak için işten bir gün izin aldı. Her iki kurbanın da kafataslarını sakladı.

Jeffrey Dahmer 30 Haziran’da Chicago’ya gitti ve burada bir otobüs durağında 20 yaşındaki Matt Turner (14. kurban) ile karşılaştı. Matt Turner, Dahmer’ın profesyonel bir fotoğraf çekimi için Milwaukee’ye gitme teklifini kabul etti. Jeffrey Dahmer dairede Matt’i ilaçla etkisiz hale getirdikten sonra onu boğarak öldürdü ve cesedini parçaladı. Daha sonra kafasını ve iç organlarını farklı plastik torbaların içinde dondurucuya yerleştirdi. Matt Turner’ın kayıp olduğu hiçbir zaman bildirilmedi.

Beş gün sonra, 5 Temmuz’da, Jeffrey Dahmer hafta sonunu geçirme vaadiyle 23 yaşındaki Jeremiah Weinberger’i (15. kurban) Chicago’da bulunan bir bardan dairesine götürdü. Jeramiah Weinberger’e ilaç verdi ve kafatasına iki kez kaynar su enjekte ederek onu komaya soktu ve bunun bir sonucu olarak da Jeremiah iki gün sonra öldü.

Jeffrey 15 Temmuz’da, 27. ve Kilbourn caddelerinin köşesinde 24 yaşındaki Oliver Lacy (16. kurban) ile karşılaştı. Oliver, Jeffrey’in çıplak poz karşılığında para verme teklifini kabul etti. Bu cinyayetten önce Jeffrey, Lacy hala hayattayken onunla daha fazla süre geçirmeyi amaçlıyordu ve onuna cinsel ilişkiye girdi. Oliver Lacy’yi kloroformla bilinçsiz hale getirmeye çalıştı fakat başarısız oldu. Bu nedenle iş yerini arayarak bir günlük izin talep etti. Bu talebi kabul edildi ancak Jeffrey Dahmer ertesi gün işten kovuldu.

Oliver Lacy’yi boğduktan sonra onu parçalamadan önce cesetle cinsel ilişkiye girdi. Lacy’nin kafasını ve kalbini buzdolabına, iskeletini de dondurucuya yerleştirdi. Dört gün sonra 19 Temmuz’da Jeffrey’e işten kovulduğu bilgisi iletildi. Bu haberi alan Jeffrey, 25 yaşındaki Joseph Bradehoft’u (17. ve son kurban) evine getirdi. Joseph Bradehoft’u boğdu ve cesedi iki gün boyunca yatakta bir çarşafla örtülü olarak kaldı ve 21 Temmuz’da cesedin üzerinden çarşafı kaldırdığında kurtçuklarla karşılaştı. Cesedin kafasını kesti, temizledi ve buzdolabına koydu. Daha sonra bir önceki ayın içinde öldürdüğü diğer iki kurban ile birlikte Joseph Bradehoft’un gövdesini asite soktu.

Jeffrey Dahmer cinayetlerinin tam listesi

Jeffrey Dahmer toplamda 17 kişiyi öldürdü ve hepsini itiraf etti. Öldürdüğü tarih, kurbanların isimleri ve yaşları ile ilgili liste:

  • 18 Haziran 1978: Steven Hicks, 18
  • 20 Kasım 1987: Steven Tuomi, 24
  • 16 Ocak 1988: Jamie Doxtator, 14
  • 24 Mart 1988: Richard Guerrero, 25
  • 25 Mart 1989: Anthony Sears, 26
  • 20 Mayıs 1990: Raymond Smith (“Ricky Beeks” olarak da biliniyordu), 33
  • Haziran 1990: Edward W. Smith, 28
  • Eylül 1990: Ernest Miller, 22
  • 24 Eylül 1990: David C. Thomas, 23
  • 18 Şubat 1991: Curtis Straughter, 18
  • 7 Nisan 1991: Errol Lindsey, 19
  • 24 Mayıs 1991: Anthony “Tony” Hughes, 31
  • 27 Mayıs 1991: Konerak Sinthasomphone, 14
  • 30 Haziran 1991: Matt Turner, 20
  • 5 Temmuz 1991: Jeremiah Weinberger, 23
  • 15 Temmuz 1991: Oliver Lacy, 23
  • 19 Temmuz 1991: Joseph Bradehoft, 25

Jeffrey Dahmer nasıl tutuklandı?

Jeffrey Dahmer 22 Temmuz 1991’de çıplak fotoğraflar için poz vermeleri, birlikte bira içebilmek ve ona dairesine kadar eşlik etmeleri için üç adama 100 dolarlık bir teklifle yaklaştı. Üç kişiden biri olan 32 yaşındaki Tracy Edwards ona dairesine kadar eşlik etmeyi kabul etti. Edwards, Jeffrey Dahmer’in dairesine girdikten sonra,Dahmer’in tuğlaları temizlemek için kullandığını iddia ettiği yerde kötü bir koku ve birkaç kutu hidroklorik asit olduğunu fark etti. Edwards biraz sohbet ettikten sonra Dahmer’ın başını çevirip tropikal balıklarını görme isteğine olumlu yanıt verdi ve Edwards’ın bir anlık boşluğunu yakalayan Jeffrey Dahmer onun bir bileğine kelepçe taktı. Edwards şaşkın bir şekilde “Ne oluyor?”  dediği sırada Jeffrey Dahmer onun bileklerini birbirine kelepçelemeye çalıştı fakat Edwards bunu engelledi. Jeffrey Dahmer daha sonra Edwards’tan çıplak resimler için poz vermesini istedi ve yatak odasına kadar ona eşlik etmesini söyledi. Yatak odasındayken Edwards duvardaki çıplak erkek posterlerini ve The Exorcist 3 filminin televizyonda oynadığını fark etti. Ayrıca köşede güçlü bir koku yayan 57 galonluk mavi renkte bir varili de fark etti.

Jeffrey Dahmer daha sonra bir bıçak çıkardı ve Edwards’a kendisinin çıplak fotoğraflarını çekmek istediğini söyledi. Edwards, Dahmer’ı yatıştırmak için kelepçeleri çıkarıp bıçağı ortadan kaldırırsa buna izin vereceğini söyledi ve gömleğinin düğmelerini açtı. Jeffrey Dahmer yanıt olarak dikkatini televizyona çevirdi. Edwards, Dahmer’ın ileri geri sallandığını ve dikkatini tekrar ona çevirmeden önce ilahiler söylediğini gözlemledi. Dahmer daha sonra başını Edwards’ın göğsüne koydu, kalp atışını dinledi ve bıçağını ona dayayarak Edwards’a kalbini yemek istediğini söyledi.

Jeffrey Dahmer’ın kendisine saldırmasını engellemek için sürekli girişimlerde bulunan Edwards, Dahmer’ın arkadaşı olduğunu ve kaçmayacağını tekrarladı. Edwards, bir sonraki fırsatta ya bir pencereden atlamaya ya da kilidi açık ön kapıdan koşmaya karar vermişti. Edwards daha sonra banyoyu kullanması gerektiğini söylediğinde, klimanın olduğu oturma odasında bira eşliğinde oturup oturamayacaklarını sordu. Jeffrey Dahmer bu teklifi kabul etti ve iki adam Edwards banyodan çıktığında oturma odasına yürüdü. Oturma odasının içinde Edwards, Dahmer’ın bir an için dikkatinin dağılmasını bekledi ve ardından banyoyu tekrar kullanmak istedi. Edwards kanepeden kalktığında Dahmer’ın kelepçeleri tutmadığını fark etti ve bunun üzerine Edwards onun yüzüne tüm gücüyle bir yumruk attı. Yumrukla birlikte dengesi bozulan Jeffrey Dahmer kendine gelene kadar Edwards ön kapıdan kaçmayı başardı. 

22 Temmuz gecesi saat 23:30’da Edwards, Kuzey 25. caddenin köşesinde iki Milwaukee polis memuru Robert Rauth ve Rolf Mueller’ı buldu. Memurlar, Edwards’ın bileğine kelepçe takılı olduğunu fark ettiler ve bunun üzerine memurlara kelepçeleri ona bir “ucubenin” taktığını söyledi ve polisin onları çıkarıp çıkaramayacağını sordu. Memurların kelepçe anahtarları Edwards’a takılı kelepçeye uymadığından Edwards kaçmadan önce korku içinde önceki beş saatini geçirdiği daireye polisler eşliğinde gitmeyi kabul etti.

Memurlar ve Edwards, 213. daireye vardıklarında Jeffrey Dahmer üçlüyü içeri davet etti ve başka bir açıklama yapmasa da Edwards’a kelepçe taktığını kabul etti. Bu noktada Edwards, memurlara Dahmer’in de kendisine büyük bir bıçak ile tehdit ettiğini ve bunun da yatak odasında olduğunu açıkladı. Dahmer bu açıklamaya yorum yapmadı ve memurlardan biri olan Mueller’e kelepçenin anahtarının başucundaki şifonyerde olduğunu belirtti. Mueller yatak odasına girdiğinde, Dahmer anahtarı kendisi almak için Mueller’i geçmeye çalıştı fakat ikinci polis memuru Rauth ona geri çekilmesini söyledi.

Mueller yatak odasında yatağın altında büyük bir bıçak olduğunu fark etti. Daha yakından incelendiğinde birçoğu parçalanmanın çeşitli aşamalarındaki insan bedenlerine ait olan çok sayıda Polaroid resim içeren açık bir çekmece gördü. Mueller bu fotoğrafların bulundukları apartman dairesinde çekildiğini anladı. Mueller onları ortağına göstermek için oturma odasına girdi ve “Bunlar gerçek!” dedi.

Jeffrey Dahmer, Mueller’in birkaç Polaroid’ini elinde tuttuğunu görünce tutuklanmaya direnmek için memurlarla kavga etmeye başladı. Memurlar hızla onu etkisiz hale getirdiler ve ellerini arkasından kelepçelediler ve destek için yardım çağırdılar. Bu noktada Mueller buzdolabını açarak alt rafta siyah bir erkeğin yeni kesilmiş kafasını buldu. Dahmer, Rauth’un altında yerde hareketsiz halde yatarken, başını memurlara doğru çevirdi ve şu sözleri mırıldandı: “Yaptığım şey yüzünden ölmüş olmalıydım.”

Milwaukee polisinin Kriminal Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen inceleme kapsamında dairede daha ayrıntılı bir arama yapıldı ve Jeffrey Dahmer’in mutfağında toplam dört kesilmiş kafa ortaya çıkarıldı. Yatak odasında ve bir dolabın içinde bazıları boyalı, bazıları ağartılmış toplam yedi kafatası bulundu. Müfettişler, Dahmer’in buzdolabının altındaki bir tepsi üzerinde toplanmış kan damlaları, iki insan kalbi ve her biri raflarda plastik torbalara sarılmış bir kol kası parçası keşfettiler. Dahmer’in dondurucusunda bütün bir gövdenin yanı sıra alttaki buza yapışmış bir torbada da insan organı ve insan eti bulundu.

213 numaralı dairenin içinde farklı yerlerde müfettişler iki tam iskelet, bir çift kopmuş el, iki kopmuş penis, mumyalanmış bir kafa derisi ve 215 litrelik varilin içindeki asit solüsyonunda eriyen üç parçalanmış gövde daha keşfettiler. Dahmer’in kurbanlarının parçalanma evrelerine ait detayları içeren toplam 74 Polaroid fotoğrafı bulundu. Kuzey 25. caddede vücut parçalarının ve diğer  bulunmasına atıfta bulunan baş adli tabip daha sonra şunları söyledi: “Bu gerçek bir suç mahallinden çok birinin müzesini sökmeye benziyordu.”

Jeffret Dahmer itiraf ediyor

Dedektif Patrick Kennedy 23 Temmuz 1991’in erken saatlerinden itibaren Jeffrey Dahmer’i işlediği cinayetler ve dairesinde bulunan kanıtlarla ilgili sorguya çekmeye başladı. Sonraki iki hafta boyunca Kennedy ve daha sonra Dedektif Dennis Murphy, Jeffrey Dahmer ile toplam 60 saatten fazla süren görüşmeler gerçekleştirdi. Dahmer, sorgulamaları boyunca bir avukat bulundurma hakkından feragat etti ve bu dehşeti kendisinin yarattığını ve buna bir son vermek için ne gerekiyorsa yapmasının mantıklı olduğunu düşündüğü için her şeyi itiraf etmek istediğini ekledi. 1987’den beri Wisconsin’de 16 genç erkeği ve 1978’de Ohio’da Steven Hicks’i öldürdüğünü itiraf etti.

Dahmer’in kurbanlarının çoğu cinayetlerinden önce bilinçsiz hale getirilmişti ancak bazıları beyinlerine asit veya kaynar su enjekte edilmesi sonucu ölmüştü. İkinci kurbanı Steven Tuomi’nin öldürüldüğüne dair hiçbir anısı olmadığı için dövülerek öldürüldüğünde bilincinin yerinde olup olmadığından emin değildi ancak bir sarhoşluk halindeyken Tuomi’yi öldürmüş olabileceğini de ekledi. Dahmer’in Oxford Apartmanı’na taşındıktan sonra işlediği cinayetlerin neredeyse tamamı parçalanmadan önce kurbanların bedenlerini müstehcen pozisyonlarda göğsü dışarı doğru iterek poz verdirme ritüelini içeriyordu.

Jeffrey Dahmer, küvette vücutlarını parçalara ayırırken iç organlarıyla cinsel eylemlerde bulunmak da dahil olmak üzere kurbanlarının birçoğuna nekrofili yaptığını itiraf etti. Ölümden sonra kurbanlarının göğsünde kanın çoğunun biriktiğini fark ettikten sonra, önce iç organlarını çıkardığını, ardından gövdeyi askıya alarak kanın küvete akmasını sağladığını, ardından saklamak istemediği herhangi bir organı küp küp doğradığını ve etlerini ayırdığını anlattı. Atmak istediği kemikler, saklamak istediği iskeletlerin ve kafataslarının korunmasına yardımcı olmak için kullanılan Soilax ve çamaşır suyu solüsyonlarıyla toz haline getirildi veya asitlendi. Dahmer, Oxford Daireleri’nde öldürdüğü üç kurbanın (Raymond Smith, Ernest Miller ve Oliver Lacy) kalplerini, karaciğerini, pazılarını ve uyluk kısımlarını yediğini ve diğerlerinin etini ve organlarını daha sonra yemek için sakladığını itiraf etti. Dahmer, çeşitli çeşnilerle hazırladığı vücut kısımlarını ve etlerini tüketmeden önce yumuşattığını da belirtti.

Kurbanlarını öldürdükten sonra neden yediğine dair yöneltilen sorulara ilk başta “sadece merak” olarak cevap veren Jeffrey Dahmer, bu takıntısı hakkında “Sanırım tuhaf bir şekilde onların daha kalıcı bir parçam haline geldiğini hissettim.” dedi.

Tutuklanmasından önceki iki ay içinde öldürme oranındaki artışı anlatan Dahmer, öldürme içgüdüsü hissettiğinde bu hissin kendisini “tamamen sürüklendiğini” belirterek şunları söyledi: “Ne pahasına olursa olsun biriyle sürekli ve hiç bitmeyen bir şekilde birisiyle birlikte olma arzusuydu. İyi görünümlü, gerçekten hoş görünümlü biriyle. Bütün gün bunları düşünüyordum.” Jeffrey Dahmer yakalndığında oturma odasında bulunan siyah masanın üzerinde sergilemeyi amaçladığı ve üzerinde kurbanlarının çoğunun cesetlerinin fotoğraflarını çektiği, kurbanların kafataslarından oluşan özel bir sunak inşa etme sürecindeydi.

Kafataslarını içeren bu sunak, her iki tarafta öldürdüğü Ernest Miller ve Oliver Lacy’nin eksiksiz iskeletleriyle süslenecekti. Mutfağında bulunan dört adet kopmuş kafanın tüm etleri çıkarılacak ve gelecekte öldüreceği en az bir kurbanın kafatası da bu sunakta kullanılacaktı. Siyah masanın her iki ucuna tütsü çubukları yerleştirilecekti. Bunların da üzerinde mavi küre ışıkları olan büyük bir mavi lamba yerleştirmeyi amaçlıyordu. Jeffrey Dahmer bu sunağın önünde oturmak için siyah deri bir sandalye ayarlayacak ve siyah, opak bir duş perdesiyle kaplı pencerenin önüne yerleştirilecekti.

18 Kasım 1991’de yapılan bir röportajda sunağın kime adandığı sorulduğunda Dahmer, “Kendime… Evimde gibi hissedebileceğim bir yerdi.” yanıtını verdi. Ek olarak yapmayı planladığı sunağını bir hakimiyet duygusu oluşturabileceğine inandığı bir “meditasyon yeri” olarak tanımladı ve ekledi: “Altı ay sonra tutuklansaydım, beni bulduklarında bu sunağı da bitmiş olarak bulabilirlerdi.”

Jeffrey Dahmer suçlamaları

Jeffrey Dahmer 25 Temmuz 1991’de dört adet birinci derece cinayetle suçlandı. 22 Ağustos’a kadar Wisconsin’de işlenen 11 cinayetle daha suçlandı. 14 Eylül’de Ohio’daki müfettişler Jeffrey Dahmer’in ilk kurbanını öldürdüğünü itiraf ettiği adresin arkasındaki ormanlık alanda yüzlerce kemik parçası ortaya çıkardıktan sonra bunların arasında Steven Hicks’in X-ışını kayıtlarıyla birlikte iki azı dişini ve bir omurunu tespit ettiler. Jeffrey Dahmer üç gün sonra Ohio’daki yetkililer tarafından Steven Hicks’i öldürmekle suçlandı.

Jeffrey Dahmer hiçbir zaman Trazy Edwards’ı öldürmeye teşebbüsle ve Steven Tuomi’yi öldürmekle suçlanmadı. Tuomi cinayetiyle suçlanmamasının nedeni ise Milwaukee bölge savcısının elinde yeterli bir kanıt olmamasıydı. Ayrıca Jeffrey Dahmer ifadesinde Tuomi cinayetiyle ilgili hiçbir şey hatırlamadığını da ifade etmişti. 13 Ocak 1992’de yapılan bir ön duruşmada Jeffrey Dahmer suçlamaları kabul etti ve psikolojik olarak sorunları olduğunu, akıl hastası olduğundan dolayı  cezai ehliyetinin olmaması gerektiğini de ifadesine ekledi. 

Jeffrey Dahmer mahkeme süreci

Dahmer’in davası 30 Ocak 1992’de başladı. Milwaukee’de Yargıç Laurence Gram’ın önünde 15 adet birinci derece cinayetten yargılandı. Jeffrey Dahmer 13 Ocak’ta kendisine yöneltilen suçlamaları kabul ederek, Wisconsin yasasında tanımlandığı gibi, suçun sabit olması için yargılanma hakkından feragat etmişti. Jeffrey Dahmer’in duruşmasındaki avukatlar kişilik sorunları olduğunu belirtti. İddia makamı ise herhangi bir rahatsızlığın Jeffrey Dahmer’ı işlediği suçları bilerek işlediğini, istemesi halinde bu suçları işlemekten vazgeçebileceği veya dürtülerine direnme yeteneğinden mahrum olmadığını belirtti. Savunma, Jeffrey Dahmer’in bir akıl hastalığından muzdarip olduğunu ve kontrol edemediği saplantılar ve dürtüler tarafından yönlendirildiğini savundu.

Doktor Fred Fosdal 8 Şubat’ta savcılık adına ifade verdi. Fosdal, Dahmer’ın cinayetleri işlediği sırada akıl hastalığı veya kusuru olmadığına inandığını ifade etti. Dahmer’i hesap yapabilen, kurnazlık kapasitesine sahip, doğru ile yanlışı ayırt edebilen, eylemlerini kontrol etme yeteneği olan ve şehveti ahlakına üstün gelen bir birey olarak tanımladı.Fosdal, Dahmer’in bir parafili olduğuna inandığını belirtmesine rağmen vardığı sonuca göre Dahmer’in bir sadist olmadığını belirtiyordu.

İddia makamına çıkacak ikinci ve son tanık adli psikiyatr Park Dietz oldu. Dietz ifadesine 12 Şubat’ta başladı. Dietz, Dahmer’ın suçları işlediği sırada herhangi bir akıl hastalığı veya kusuru olduğuna inanmadığını belirterek ifade verdi. “Dahmer, kurbanıyla baş başa kalmak ve etrafta herhangi bir tanık olmaması için her yolu denedi.” diyen Dietz, parafiliye sahip olmanın kişisel bir seçim meselesi olmadığını kabul etse de Dahmer’ın her cinayeti işlemeden önce sarhoş olma alışkanlığının önemine dikkat çekti: “Öldürme dürtüsü olsaydı bunun üstesinden gelmek için alkol içmek zorunda kalmazdı. Sadece üstesinden gelmek için alkol alması gerekiyordu çünkü öldürmeye sadece alkollüyken cesaret edebiliyordu.”

Dietz, Dahmer’in The Exorcist 3 ve Return of the Jedi’ın kötü adamlarıyla, özellikle de bu karakterlerin sahip olduğu güç seviyesiyle güçlü bir şekilde özdeşleştiğini belirtti. Bu filmlerin Dahmer’in psikolojisi üzerindeki önemini ve Oxford dairelerinde işlenen birçok cinayeti açıklayan Dietz, Dahmer’in bir kurban aramadan önce ara sıra bu filmlerden sahneler izlediğini açıkladı. Dietz, Dahmer’e madde kullanım bozukluğu, parafili ve şizotipal kişilik bozukluğu teşhisi koydu.

Savcılıktan veya savunmadan bağımsız olarak mahkeme tarafından atanan iki akıl sağlığı uzmanı, adli psikiyatr George Palermo ve klinik psikolog Samuel Friedman de ifade verenler arasındaydı.  Palermo, cinayetlerin kendi içinde bastırılmış bir saldırganlığın sonucu olduğunu belirtti. Bu adamları, onlara karşı hissettiği eşcinsel çekiciliğinin kaynağını öldürmek istediği için öldürdüğünü söyledi. Palermo’ya göre onları öldürürken kendi içinde nefret ettiği şeyi de öldürüyordu.  Palermo, Dahmer’in antisosyal, obsesif-kompulsif, sadist, fetişist, sınır kişilik bozukluğu ve nekrofilik özelliklere sahip ancak bunun dışında yasal olarak aklı başında olan ciddi bir karma kişilik bozukluğuna sahip olduğu sonucuna vardı.

Friedman, Dahmer’in öldürmesine neden olan şeyin arkadaşlık özlemi olduğunu ifade etti ve Dahmer’in psikotik olmadığını ifade etti. Dahmer’i sevimli, hoş, nazik, espri anlayışı olan, geleneksel olarak yakışıklı ve çekici biri olarak tanımladı.

Yazıyı Paylaş

Okumaya Devam

Adolf Hitler

Adolf Hitler

Ocak 19, 2023
Mykhailo Mudryk

Mykhailo Mudryk

Ocak 15, 2023
Deniz Gezmiş

Deniz Gezmiş

Ocak 14, 2023
Mike Tyson

Mike Tyson

Ocak 25, 2023
Jeffrey Dahmer

Jeffrey Dahmer

Kasım 6, 2022
Abone ol
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Yorum yapmak için tıkla!x